Başlık neyse o.... (merak ettiğiniz kitap, film; gitmek istediğiniz rota varsa arattırın belki de bu sefil ağ güncesinde vardır)
20 Haziran 2021 Pazar
"Gece Oturumları" Tersine Dünya!
15 Haziran 2021 Salı
"Üç İstanbul" Mithat Cemal Kuntay'ın Tek ve Ağır Romanı.
"Fıkaralık üstüste dört ağzı olan kuyudur. insan evvela mülkünü satar; bu, kuyunun birinci ağzıdır. Sonra malını satar, bu da ikinci uçurumdur. Daha sonra borç eder ve en sonra dolandırır; bunlar da kuyunun üçüncü, dördüncü karanlığıdır. Fakat sefaletin bunlardan başka en son uçurumu gelir ki dolandırmak kudretinin insanda bitmesidir." S.251
"Adnan: "Fatih hocalarının dini de yalandır; dinsizliği de!"
Hoca: "Yalanmış! Tabii ki yalan. Onu ben de biliyorum. Onun için bu yalandan korkun diyorum ya! Sarıklı milletini bana sen mi anlatacaksın? Menfaat göster: Vapur bacası gibi bağırarak sana Allah'ı da inar etsinler; Peygamber'i de!... Sultan Hamit otuz üç sene sarığa sırma takarak; taassuba maaş vererek tahtında oturdu efendi!"S.308
"Çünkü siz, halkı fikir idare eder sanıyorsunuz. İzdiham, kafasıyla değil, gözleriyle düşünür. Bu gözleri idare etmeyi bilmeyeceksiniz, kendinize düşmanlığın en büyüğünü siz kendiniz yapacaksınız. Yığın, karnıyla düşünür, gözüyle öğrenir, kalbiyle kızar. Avamın midesindeki yeniçeri kazanını tanımıyorsunuz. " S.309
"Alman zabiti kıpkırmızıydı. (Alman yalnız ense değildi. Bir parça başı da vardı.)" S.397 (buraya pek güldüm doğrusu)
Bir de 520. sayfada başlayan bir ihtiyarlık tarifi vardır ki artanlar ve eksilenler üzerinden gittiği; bombastiktir. Uzun olduğundan yazmadım ama edinebilirseniz oraya ayrı bir dikkat gerektir.
10 Haziran 2021 Perşembe
Qwilleran Polisiyelerinin İki Tanesi "Çenesini Tutamayan Kedi" ve "Kanepe Atıştıran Kedi".
7 Haziran 2021 Pazartesi
"Kan Varsa" King'in Dört Öyküsü.
3 Haziran 2021 Perşembe
"Sound of Metal" Bu Bir Metal Müzik Filmi Değildir!
Hakkında yazılacak çok uzun şeyler var ama Haziran ayında elektrikli ısıtıcıya ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde pek uyuşuğum. Kısaca özetleyeyim: sağır olan müzisyenin acıklı hikayesi diye izlerseniz, böyle filmler izlemeyin. Ancak Mevlana'nın "Dünle beraber gitti cancağzım, Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek lazım..." şiirini içselleştirerek okuduysanız; kendi hayatınıza ait de faydalı çıkarımlar yapabileceğiniz, başka düşünce kanalları açan, hayatınızı daha iyi anlamlandırmayı sağlayan çok sağlam bir filmi izlemeyi ıskalamayınız. Dram beklentisindeyseniz tatmin eder ama bunun ötesi daha eğlenceli, gelsenize...
"Where Do We Go Now?" Şimdi Ne B.k Yiyeceğiz? Nabaki'nin Gözüyle Din Savaşı Nasıl Önlenir?
Lübnan'ın kenarlık yerinde nisbeten çevreden izole bir köy. Az bir nüfus. Hristiyanlar, Müslümanlar. Böyle bir ipin ucunda yaşayıp duruyorlar. Memleket zaten 1.Dünya Savaşından sonra kurulmuş, bağımsızlığına ancak 1943'de kavuşmuş, üstüne din ve mezhep savaşlarından rahat bulmamış. Ortadoğunun en müreffeh memleketiyken iç savaş belasına Mad Max III setine dönmüş.
Herneyse; yıkıldı yıkılacak bir kadim köprü ile uygarlığa bağlanan köyümüzde talihsiz tesadüfler olur (kilisenin haçı kazara kırılır, caminin kapısı açık kalır içeri keçi dolar, vaftiz kabına tavuk kanı dökülür vb.) iki dinin sinirli elebaşları arasında gerginlik çıkar, artık silahlara davranılması an meselesidir. Derken kadınlar devreye girer. Labaki burada (gayet yerinde) bir pozitif ayrımcılık yaparak kadınları parlatmış (iyiki de yapmış). Tüm kadınlar (hangi dinden olurlarsa olsunlar) neler yapmazlar ki silahlara davranılmasın diye! Hem kusurları örterler (camiden keçiler çıktıktan sonra erkekler bol bol bağırarak sinirlerini yükseltirken, kadınlar (hristiyanı/müslümanı) harıl harıl camiyi temizlerler), hem hamura esrar katarlar, pavyondan konsomatris getirirler, sabotaj yaparlar, mühtedi olurlar ve daha neler neler.
1s50d'lık uzunca filmimizde daha önce Karamel'den tanıdığımız Nadine Labaki yine başrollerin birinde. Bu çok güzel kadın aynı zamanda senaryonun yazılımına katılmış, yönettmiş ve oynamış. Ancak bu kez Karamel'den bir tık aşağıda bir film olmuş. Değindiği sorun evrensel, oyuncular çok tabii (birçoğu köyün gerçek sakinleri), müzikler kulak okşuyor, senaryo kuvvetli ancak kurguda aksayan birşeyler var sanki. O kuvvetli mesajı vermek istenen şekilde alamadım bir türlü, son sekansı bir yere oturtamadım. Belki de o fakirin bönlüğü!
Savaşın hepsi anlamsız ve korkunç, hele ki din savaşları en gereksiz olanı. Mikro toplumlarda yaşanan din çatışmalarının kayıpları da ağır olur ve bunu en iyi hisseden kadınlardır. Labaki, hangi dine mensup bilmiyorum ama nalına da çakmış mıhına da. Ortaya bu bombastik film çıkmış. Hararetle öneririm...