Oysa Nadine Labaki; yazmış, yönetmiş üstelik şükela şekilde oynamış.
Lübnan'da geçmesini gözardı edebilirsiniz. Arkaplan her ne kadar farklıysa da yaşanılanlar bir o kadar tanıdık.
Kordelamızın türüne ise "kadın filmidir" desek hiç karnımız ağrımaz.
Beyrut'da güzellik salonu işleten üç kadının hayatlarını izliyoruz. "Karamel" ise bildiğiniz ağda. Klasik tarzda hazırlanan ağdanın hazır olmasının ardından tadına bakılması, kadınların kendi aralarındaki ilişkiler, hayata karşı duruşları, toplum kurallarının getirdiği kısıtlamaları nasıl hallettikleri, arkadaşları, sevgilileri, aileleri, sırları, yalanları, aşkları, inatçılıkları, saplantıları ve daha neler.
Senaryonun belirli bir omurgası yok. Ya da omurga demeyelim de, kılçığı mevcut. Eksende Layale'nin yasak aşkı, çevrede ise yaşananlar var. İşte bu zaman diliminde; Beyrut'daki yaşamlardan kendimize ve çevremizdeki kadınlara uyarlayabileceğimiz onlarca duygu pıtırcığı bulmak mümkün.
Filmin müziklerine ayrı bir parantez açmak farzdır. Coğrafyanın ve kültürün yakınlığından olsa gerek, filmdeki (ki hepsi Halit Muzannar'ındır) müzikler aklınızdan çıkmayacak. Özellikle sonlara doğru "Mreyte Ya Mreyte" (bir de çevirisini okudunuğunuzda) nasıl içine dokunur insanın anlatamam. Müziklerin yapan kişinin filmden sonra Bayan Labaki ile evlenmesi de iyiymiş.
Görüntü yönetimi için de bir parantez şarttır. Çok özenli bir renk seçimi, filmi nerelere götürüyor bilseniz. (bu parantez kısa oldu)
Kendi açımdan özellikle dikiş makinesi başında geçen sahnelerde salya sümük olduğumu itiraf etmeliyim (hep Anacığım düştü aklıma). Kadınların ve kadınları anlamaya hallenen erkeklerin izlemesi çok iyi olur. Androjen sinefiller ise kaçırmasınlar efem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder