Mart ayının son filmiyle karşınızdayız sinefiller.
Bu kez Kanada'dan bir okul filmi izliyoruz.
"Cezayir'den Kanada'ya iltica aşamasında olan Mösyö Beşir, öğretmenlerinin yeni intihar ettiği bir sınıfın öğretmenliğini üstlenir." konumuz budur.
Daha önce seyrettiğiniz okul filmlerine benzemez. Ne bir Ölü Ozanlar Derneği, ne de bir Wonder Boys'tur. Yani o fantastik hocaların o şükela kabına sığmaz pörfekt öğrenci grubu ile hemhal olma görüntüleri yoktur.
Beşir Lazar'ın yegane olağanüstü yanı, yaşayakalma becerisidir. Öyle Kel Mahmut tarzı bir hoca değildir. Bilakis gitgide yenileşen eğitim tekniklerine bir hayli uzaktır. (bu arada filmde yeni eğitim sistemiyle ilgili bir tespit beni benden almıştır. İçerik vermeden geçemeyeceğim : öğrencilerle fiziksel temasın yasaklanması üzerine spor öğretmeni "- öğrencilere radyoaktif atık muamelesi yapıyoruz, siz hiç fiziki temas olmadan atlama beygiri çalıştırmayı denediniz mi ?" deyince fakirin zihni şenlenmiştir.)
Eğitim sisteminde aşmış bir Kanada'nın bunu nasıl yapabildiğini merak ediyorsanız,
Ölüm ve çocuk, suçluluk, kefaret gibi hayatın içindeki gerçekleri farklı bir açıdan görmek istiyorsanız,
Terörün insana ettikleri ilginizi çekiyorsa, (hiç bir terör görüntüsü olmadan da bu konuda güzel film yapılabileceğinin örneğidir.)
Holivuttan sıkıldıysanız,
Bu gece de şöyle iyi bir film izleyeyim diyorsanız,
Şiddetle ne işim olur, hararetle öneririm.
Filmden aklımda kalanlardan bir demet :
Çocuklar bu kadar mı güzel olur ?
Muhammed Fellag (Mösyö Beşir) negzel abartısız oynamış. (hafiften yeşeren meslektaşıyla kadük bıraktığı akşam yemeğinden sonra gözyaşlarını tutamaması, fakiri ziyadesiyle hüzünlendirmiştir (o ne bastırılmış hüzündür o öyle !))
Müzikler şükeladır.
Son sahne, ahh o son sahne...