Gatlif'in en son Geronimo'sunu izlemiştim. Bunu da bir dostumun önerisiyle bu akşam gördüm (sinemalarda yok!, DVD falan hak getire, malum kaynaklara hiç düşmemiş bile, ancak internet stream sitelerinden izlenebiliyor (kıssadan hisse: aradığınız ana akım sinema değilse, kaliteli izlemeyi unutun)). Yine bir Gatlif işi! Senaryo yok, kurgu yok, nedensellik yok, sonuç da yok! Ancak berbat renklere, kötü ses kayıtlarına, acemi oyunculuklara karşın izleyiciye aktardığı bir takım duygular ve bunların diyaloglara uyarlanmış (adeta) sloganımsı cümleleri var. ("-müziği ve dansı yasaklayanların mezarına işiyorum!", "-Norveç'i ısıtabiliriz!", "-Onlar sadece duvarları alıyorlar." gibi).
Yönetmenimizin işlerinde müzik başrolü alır. Kendi coğrafyasında (ki Cezayir'den Fransa'ya, Mısır'dan Polonya'ya Romanların olduğu her yerde işini iyi bilir) bu görevi bihakkın ifa ederken iş rebetikoya gelince bence çuvallamış. Djam'da, Rebetiko'nun sadece "kerizli" (bu müzisyen jargonunu bilmeyen de bir zahmet bu konuda ahkam kesmesin!) ve bozuk bir versiyonunu dinlemeniz mümkündür. Araya her nedense "Kara Üzüm Habbesi"ni de sıkıştırmış (Geronimo'da da vardı aynı şey). Jenerikte İzmir'in Kavakları türküsü olmuş "Dhacidji". Solcu Rumların askeri darbedeki sürgün sorunu, mülteciler sorunu, Yunanistan'ın mali krizi gibi konulara da şöyle bir değinilmiş ve filmimiz bitmiş.
Müzikleri iyi olsa, içine su katılınca beyazlayan sıvı eşliğinde belki giderdi ama müzikler çuvallayınca (üstüne üstlük çok ilgisiz yerlerde zuhur edince) keçiboynuzu yemeyi bile özletir insana. Yine de siz bilirsiniz.