18 Temmuz 2017 Salı

"1Q84" Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi.

    Uzun (1256 sayfa). E kitap olarak okuduğumdan kesafetini anlayamadım. Ortayı bitirip de olaylar fantazyaya kaçmaya başlayınca (haliyle merak eğrisi yükseliyor) çabucak bitecek diye endişelendim (hiç gerek yokmuş). Son 400 sayfada ise "ne zaman bitecek bu yahu ?" diye sorular sordum kendime. 
   Sayfa sayısı endişe yaratmasın. Başlayınca sular seller gibi akıyor (hırslı okumayla on günde bitti !). Çeviri şûkela (yalnız yazmasam karnım şişer "Aynen öyle" ifadesi çok fazla kullanılmış). Aksiyon, macera, kaçıp/kovalamaca, paralel evrenler, entrikalar, egosantrik şahsiyetler, Japon günlük hayatı, yeni dini gruplar, caz/klasik/rock müzik, moda (hem de markalısı), felsefe, psikoloji gibi yan ögeler olmasına karşın (benim aklımda kaldığınca elbette) kitabın omurgası : aşk.
   Güçlü bir omurga. 
   Hakkında yazılmış onlarca kritik varken, okumayı hobi olarak sürdüren fakirin yazabileceği ne var ki ? (arakolpa burada kolaya kaçıp altını üstünü çizdiği yerlerden bir demet yazacaktır).
  • Bay Murakami ciddi bir ürün yerleştirme yapmış (karakterlerin giydiği kıyafet markalarından, otomobile, fotoğraf makinesine, elektronik aletlere ve daha nelere).
  • Müzik konusunda ise romanda en çok sözü geçen esere fazla yakınlaşamadım (Janacek "Sinfonietta"). Dinledim, dinledim (farklı varyasyonlar) bir türlü içim ısınmadı. Hele dinlerken spor yapmayı falan asla düşünmem (müzikal cehalet var galiba bünyede).
  • Şu cümle güzeldi : "Tarih kitapları, bizim eskiden de şimdi de aynı olduğumuzu gösterir. Giyim kuşamımızda ve yaşam tarzımızda bazı farklılıklar olsa bile düşüncelerimiz ve yaptıklarımız pek değişmez. İnsan nihayetinde, genler açısından yalnızca taşıyıcıdır ve gelip geçicidir. Onlar bizi yarış atı gibi dörtnala sürerek üstümüzden geçer, kuşaktan kuşağa yollarına devam ederler. Üstelik genler, neyin iyi neyin kötü olduğunu düşünmezler. Biz mutlu da olsak, mutsuz da, onların umurunda değildir. Araç olmaktan öteye geçmeyiz ne de olsa. Onların tek derdi, neyin işlerine daha fazla yarayacağıdır." Evrime ve tarihe hiç bu açıdan bakmamıştım. Evet ! 
  • "Bıçakla kesip avucuna alabileceği kadar yoğun bir karanlık" güzel bir betimleme.
  • Yazarın memelere garip bir takıntısı var. Aomame'nin memeleri hakkında çok fazla bilgi sahibiyim. Neredeyse tüm kadın karakterlerin memelerini tarif etmiş ama Aomame'nin memeleri (neredeyse) her 50 sayfada bir vurgulanıyor. (keşke biraz daha büyük olsalar). Aynı hassasiyet kulaklar için de geçerli ama memelerin yeri başka (şöyle söyleyeyim : memeyi kitaptan çıkarın, 50 sayfa azalır.)
  • Romanın akışındaki küçük detaylar (misal : Tengo'nun yemek yapması neredeyse bir yemek kitabı okuyormuşçasına hissettiriyor) hiç atlanmıyor. 
  • Karakterler gayet ayrıntılı belirleniyor, öyle ki bir süre sonra hayalgücünüzün de yardımıyla gözünüzün önünde canlandırabiliyorsunuz. 
  • Tekrarlar ve sündürülen bölümler çok. Sanki 900 sayfa da olabilirmiş gibi geliyor ama öyle olunca bütünlüğünü yitirir miydi ? (bu konuda Haruki Bey muhakkak benden fazla düşünmüştür)
  • Kitap yazma, edebiyat dünyası, okumak gibi eylemler (ki olaylar bir kitap sayesinde gelişir) kitap kurtlarına hitap eder.
  • "Little People" lakabıyla mulakkap varlıklar ise birebir Stephen King'in (artık piyasada bulunmayan (bulabilen varsa haber versin) "Insomnia"daki "Uykusuzluk"taki (ne işim olur Insomnia ile)  küçük insanları ile çok benzeşmektedir (bir tek ben mi böyle düşünüyorum bilmem). 
  • Paralel evrenler ve fantazyaya kaydıkça, peşivalar, reşivalar, doutalar zuhur ettikçe (fantazyaya bayılan fakirde dahi) okuma şirazesi kayar gibi oluyor, fazla anlamaya çalışmadıkça sorun çıkmıyor.
  • Alt metinlerde geçen göndermeleri (Tengo'nun annesinin reekarnesi ile yaptığı esrar partisi, Tengo'nun annesine yönelik çok net çocukluk anısı, Aomame'nin cinsel ilişki yaşamadan hamile kalması vs.) daha iyi anlamak için ya iyi bir kritiği okunmalı yahut bir kez daha didiklenerek okunmalı.
  • Velhasıl ; yarattığı dünyaya okuru kolayca çekivermesi ve yoğurdu kesen bıçak kolaylığında okunması, bitince gülümseyerek tefekküre dalmayı kolaylaştırması gibi nedenlerden ötürü okunsa iyi olur.

1 yorum: