1 Mart 2019 Cuma

"Yaşamın Bilgece Deneyimleri" Schopenhauer'den...


   Sardım Schopenhauer'e. Bir ay bitmeden ikinci kitabının da hakkından geldim. Berberini ıslak havlu ile dövesim geldiği bu huysuz ihtiyar, "Yaşamın Bilgece Deneyimleri"nde yine ezberimi bozan tespitler yapmayı sürdürmüş. Kendisinin kadınlar ve başka ırklar üzerindeki tespitlerine hiç bir şekilde katılmıyorum (oldukça şoven tespitler bunlar (ki bir kupleyi aşağıdaki alıntılarda faş ediyorum (gri olan))). Ancak son zamanlarda  altını üstünü en çok çizerek okuduğum kitaptır. Kitap hakkında yazmak zor. Sadece normal kitap okur gibi okumamanız gerektiğini, bölüm bölüm ve yavaş yavaş ilerlenirse idrakinin o kadar kolay olacağını belirtmem gerek. Her ne kadar dili anlaşılır ve akıcı ise de, önünüze sürülen düşünceler öyle oku-unut tarzında değil.
   Konunun bölümlendirilmesi ile başlayan kısım, okumayı kolaylaştırıcı bir başlangıç. Daha sonra maddi varlıklar, itibar, gurur, mevki, onur ve şöhret gibi bizi tanımlayan alt başlıklar var. Hepsi şükela (şövalyelik onuru bölümünü tenzih ediyorum. Bu bölüm günümüz için pratiği olmayan tespitlerle dolu, hayli de uzun, doğrudan pas geçebilirsiniz). Bazı alıntıladığım yerler aşağıda (bunlar sadece yazmaktan üşenmediğim kısımlardır, asıl hazinelerse kitabın içinde). Hayatını yazılanlara göre şekillendirmeye niyetli kâriler için birebirdir. Kitaplığınızda bulunsun...
"Neşe kapımızı ne zaman çalarsa çalsın onu kapıyı ardına kadar açarak içeri almamız gerekir. Mutluluğun nakit parası olan sadece odur, geri kalan hepsi birer banka senedidir yalnızca; zira bir tek neşe, insanı, doğrudan doğruya hemen o anda mutlu kılabilir ve bundan dolayı da bizim gibi var oluşu sadece iki sonsuzluk arasında ölçülemeyecek denli küçük bir andan ibaret olan varlıklar (ne de güzel tanımlamış acıklı hayatımızı!) için en büyük, en gerçek lütuftur."
"Mutluluğumuzun onda dokuzu sağlığa dayanır."
"Bir keresinde bir Fransız gazetesinde gerek özgür gerekse köle olsunlar, siyahların birbirlerinin ufacık burunlu suratlarını sık sık görmeye tahammül edemedikleri için en dar mekanlara büyük kalabalıklar halinde sıkışmaktan hoşlandıklarına dair bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum."
"Dışarıdan birşey kazanabilmek için, içeriden bir şeyler yitirmek, yani şan şöhret mevki şatafat, unvan ve şeref kazanmak için huzurunu, boş zamanını ya da bağımsızlığını ya bütünüyle ya da önemli ölçüde feda etmek büyük bir budalalıktır."
"Zenginliğin deniz suyuna benzediği söylenebilir. Kişi, ondan ne kadar çok içerse o kadar çok susayacaktır. Aynı şey, ün için de geçerlidir."
"Yoksul bir kızla evlenen bir adama, ona, anaparayı değil sadece geliri miras bırakmasını ve çocukların servetinin idaresinin onun eline geçmemesine de bilhassa özen göstermesini tavsiye ederim."
"Mevki, bir danışıklı dövüştür. Kullandığı metot tam anlamıyla yapmacıklıdır ve aslını isterseniz bir bütün olarak ele alındığında da bir komediden başka bir şey değildir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder