Fakir, tarihin önemini geç idrak etti. Tarih merakımı, ara ara okuduğum tarihi romanlar (ki tarihi çarpıtmakta üstlerine yoktur) ve okulda öğrendiğim milli tarih (Almanlar yenilince biz de yenik sayıldık!) giderdi (öyle sandım). Yıllar geçip (geç de olsa) us uyanmaya başlayınca bu konudaki muteber satırları okumaya merak sardık. Son yıllarda popülerleşen (iyi mi oldu, kötü mü oldu bilemiyorum ! (ama herhalde iyi oldu)) İlber Ortaylı ve onun sayesinde ulaştığım Halil İnalcık gibi tarih konusunda ciddi müellifler sayesinde Osmanlı, Doğan Avcıoğlu gibi yazarlar sayesinde ise yakın tarihimize yönelik daha farklı bir bakış açısına ve fikir oluşturabilecek kadar bilgiye sahip oldum. Bu minvalde, tarih konusunda okumamın ancak cehaletimin büyüklüğünü daha da ortaya çıkarabileceğini hayret ve haşyetle idrak ettim.
Historia 1923, altı aylık hakemli bir yayın. Tarih ve Kültür Dergisi adı altında yayımlandığına bakmayın, her sayısı ciddi ciddi bir kitap kesafetinde (misal son sayısı 467 sayfa !). Bugüne dek yayımlanan beş sayısında da hayli önemli konuları ele aldı (1.Dünya Savaşı, Ermeni Sorunu, İslamcılık, Sovyet Devrimi). Her konuda, alanlarında yetkin (ama televizyonlarda rastlayamayacağınız (Bkz.Pierre Bourdieu "Televizyon Üzerine")) bilim insanları o ayın konusu üzerine kalem oynatıyor. Şimdi hakemli dergi deyince insanın aklına sonsuz dipnotlarla dolu, okuması zor (zorlaştırılmış) metinler geliyor. Gelmesin. Bu yazılar herkese hitap edecek sadelikte. İnsan bir konuda yetkin olunca o işte objektif olabiliyor, hamasetin bu kadar öne çıktığı (muhteşem ecdadımız !) günümüz tarih anlayışında ise objektiflik ve tarih yorumlama (inceleme, sonuç çıkarma, analiz ve sentez ve daha neler!) akil okur için çok nadir.
Bu sayının konusu ise hayli gıllıgışlı : İnsanın Evrimi. Alt başlığı da oldukça düşünmeye değer : Eşref-i Mahlûkat'tan Homo Sapiens'e. Biliyorsunuzdur : bilimden koşarayak uzaklaşan memleketimizde muktedirlerin evrime bakış açısı bellidir. Müfredattan çıkarılır, küçümsenir, ciddiye alınmaz (oysa sağlık bakanlığı, bakterilere karşı (bakterilerin evrimi memelilerin aksine çok hızlı, dolayısıyla gözlemlenebiliyor) antibiyotiklerin işe yaramadığını, bakterilerin evrim geçirerek eski antibiyotiklere direnç geliştirdiğini ve bilinçsiz antibiyotik kullanımının zararlarını anlatıyor (inkâr ederken, doğrulamak)). Böylesine sıcak patates bir konuyu (kimse eline almak istemez !) alanında yetkin bir çok isim her biri kendi uzmanlık alanında tarihsel olarak incelemiş, Katolik Kilisesi'nin, Osmanlı'nın, Biyolojinin, Felsefenin, Antropolojinin ve hatta İktisatın, Sosyolojinin evrime olan rabıtasının tarihi açıdan incelendiği ciddi makaleler var. Bunların yanında Türkiye'de Öjenik ve Bilimsel Yaratılışçılık gibi ilgi çekici konular da ele alınıyor. Geçmiş algısını derinleştirmek isteyen, tarihi anlamlandırmak merakı olan ve elbette evrimi merak eden kârilerin yakın durması gerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder