Burada öyle her kitabın reklamını yapmıyorum. Zerre kazancım yok çünkü. Ama bunu okusanız iyi olur. Neden ?
Baştan başlayalım. İrrasyonel ne demek ? Akıl dışı demek.
Hayatımızda çeşitli kararlar veriyoruz. Bu kararlar kaderimizi şekillendiriyor. Yemeğin pişip pişmediğinden (önemsiz), işimizi değiştirip değiştirmemeye (önemli), nerede yaşayacağımızdan (önemli), biletini kaybettiğimiz (ama çok izlemeyi istediğimiz) bir oyunu izleyip izlemeyeceğimize (önemsiz) dair ve buna benzer her gün onlarca karar alıyoruz. Genel geçer konuşayım : aldığımız kararların büyük çoğunluğu irrasyonel = akıldışı. Neden mi ? Bakın bakalım şöyle bir çevrenize. Aileden başlayın, oturduğunuz semte (gürültücü komşular), şehre (arayollarda her daim beton mikserleri), ülkeye (uzaktan bakılırsa eğlenceli) ve hatta gezegenimize (şuursuzca tüketiyoruz, bir elli yılımız kaldıysa iyi !). Aldığımız kararların rasyonel olmadığı açık.
Şimdi bu Profesör Sadırlend, psikolojide daha önce yapılmış deneyleri ve verileri gözden geçirerek yaşamımızdaki "irrasyonel" kararların nasıl alındığını, ne gibi yanılgılara düştüğümüzü, nedenlerini, nasıllarını bir güzel inceliyor.
Allah bin türlü belasını vermesin o Profesör Sadırlent'in ! (çirkin de bir fotografisini koydum aşağıya) Sincaplar kovalasın mümtaz şahsını !
Daha 10.sayfada "Hem eşinizi sürekli mutlu etmeye uğraşıp hem de onu elinizden geldiğince sömüremezsiniz." türü, acı gerçeklerin yüzümüze vurulmasıyla, haşyetten titremeye başlıyoruz. Daha sonra "bulunabilirlik hatası", "yanlış izlenimler", "naturamızın bozukluğu" (bunu ben uydurdum. S.37'de nazi almanyasını daha iyi anlamamızı sağlayacak bir deneye ithafen) ve daha bir çok bilimsel irrasyonelliğe neden olan kavramı yavaş yavaş sindiriyoruz.
Altını, üstünü çizdiğim o kadar çok yer var ki !
Her bölümün sonunda "kıssadan hisse" bölümü var ki önceden oraları okunup sonra açıklamalarına geçebilir arsız okur. Son bölümlere doğru karar verme mekanizmasında istatistiki uygulamaların önemi çok vurgulanmış, bunun için küçük bir istatistik okuması yapıp mantığın özetini kavramak faydalı olacaktır.
Her bölümde kendinizle özleştirdiğiniz davranışlar, kararlar bulabilirsiniz. "ah benim deli kafam" diyebilirsiniz. Yahut çok rasyonel bir insansanız "hımmm, iyi ki de !" diyebilirsiniz. Fakir ki : kararlarında kılı kırk yarmaya çalışır, "deli kafam"lı demeleri çok çıktı.
Yalnız : kitapta uygulanan yöntemleri hayatında harfiyen uygulayan çok rasyonel bir kişinin de over sıkıcı (adeta bir isviçreli maliye müfettişi) olacağını tahmin ediyorum. O kadar rasyoneliteye gerek yok ama mahrem yerlerimizin doğrultusunda gitmek de nereye kadar ?
Aşağıya üşenmediğim kadar alıntı yazacağım, ilgilisi çerez babında okur.
Kitabı öneren Erdem Dostuma da bin selam.
Üşenmeyin okuyun, okutun.
ÖNEMLİ NOT : Tıbbi teşhislerde verilen irrasyonel kararları ise muhakkak okumalı.
İKİNCİ ÖNEMLİ NOT : Öğretmenlerin 9.bölümü (Dürtüler ve Duygular) muhakkak okumaları gerek.
Şimdi bu Profesör Sadırlend, psikolojide daha önce yapılmış deneyleri ve verileri gözden geçirerek yaşamımızdaki "irrasyonel" kararların nasıl alındığını, ne gibi yanılgılara düştüğümüzü, nedenlerini, nasıllarını bir güzel inceliyor.
Allah bin türlü belasını vermesin o Profesör Sadırlent'in ! (çirkin de bir fotografisini koydum aşağıya) Sincaplar kovalasın mümtaz şahsını !
Daha 10.sayfada "Hem eşinizi sürekli mutlu etmeye uğraşıp hem de onu elinizden geldiğince sömüremezsiniz." türü, acı gerçeklerin yüzümüze vurulmasıyla, haşyetten titremeye başlıyoruz. Daha sonra "bulunabilirlik hatası", "yanlış izlenimler", "naturamızın bozukluğu" (bunu ben uydurdum. S.37'de nazi almanyasını daha iyi anlamamızı sağlayacak bir deneye ithafen) ve daha bir çok bilimsel irrasyonelliğe neden olan kavramı yavaş yavaş sindiriyoruz.
Altını, üstünü çizdiğim o kadar çok yer var ki !
Her bölümün sonunda "kıssadan hisse" bölümü var ki önceden oraları okunup sonra açıklamalarına geçebilir arsız okur. Son bölümlere doğru karar verme mekanizmasında istatistiki uygulamaların önemi çok vurgulanmış, bunun için küçük bir istatistik okuması yapıp mantığın özetini kavramak faydalı olacaktır.
Her bölümde kendinizle özleştirdiğiniz davranışlar, kararlar bulabilirsiniz. "ah benim deli kafam" diyebilirsiniz. Yahut çok rasyonel bir insansanız "hımmm, iyi ki de !" diyebilirsiniz. Fakir ki : kararlarında kılı kırk yarmaya çalışır, "deli kafam"lı demeleri çok çıktı.
Yalnız : kitapta uygulanan yöntemleri hayatında harfiyen uygulayan çok rasyonel bir kişinin de over sıkıcı (adeta bir isviçreli maliye müfettişi) olacağını tahmin ediyorum. O kadar rasyoneliteye gerek yok ama mahrem yerlerimizin doğrultusunda gitmek de nereye kadar ?
Aşağıya üşenmediğim kadar alıntı yazacağım, ilgilisi çerez babında okur.
Kitabı öneren Erdem Dostuma da bin selam.
Üşenmeyin okuyun, okutun.
ÖNEMLİ NOT : Tıbbi teşhislerde verilen irrasyonel kararları ise muhakkak okumalı.
İKİNCİ ÖNEMLİ NOT : Öğretmenlerin 9.bölümü (Dürtüler ve Duygular) muhakkak okumaları gerek.
"Moda döngüsünün temelinde yatan uyma arzusu büyük ölçüde irrasyoneldir."
"Ortamda birden fazla kişi varsa, birinin bir suça müdahale etme ihtimali azalır."
"Ciddi sporun centilmenlikle alakası yoktur. Nefret, kıskançlık, kibir, kuralları hiçe sayma ve şiddet görmekten duyulan sadist hazla yakından ilişkilidir."
"Yanılmayı kimse sevmez."
"İster bilinçli, ister bilinçdışı, kaybı durdurmayı reddetmemek, yaygın bir irrasyonellik biçimidir. (misal kötü bir filmi, bilet parasını vermişseniz sonuna kadar izlemek)"
"Geçmiş geçmiştir ve artık konu edilmemelidir."
"Bir projeye ne kadar zaman, emek ve para harcanmış olursa olsun, yatırım yapmaya devam etmek karlı olmayacaksa : Durun."
"Ceza korkusundan dolayı yaramazlık yapmaktan sakınan çocuk, davranışını dışsal bir tehdit kontrolü altında olarak görür, tehdit ortadan kalktığında yaramazlık yapmamak için bir neden yoktur."
"Birinin bir işe değer vermesini ve iyi performans göstermesini istiyorsanız, maddi ödüller önermeyin."
"Çocukların (ve kesinlikle yetişkinlerin) bir şeyi yapmasını engellemek istiyorsanız, onları cezayla tehdit etmek yerine ikna etmeye çalışın."
"Kendini kontrol etme (ya da edememe) bir alışkanlığa dönüşebilir."
"Öğretmenseniz çoktan seçmeli sorular sormayın, öğrencilerinizi temel ilkeleri bulmaya teşvik edin."
Allam, daha yazacak olsam bunun on katı not var. Vallahi üşeniyorum yazmaya, açıp okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder