Yorgoslantimos'un son filmini izlemeye hafakanlar basarak oturdum. Kendisinin son filmini izlemek hem ilginç bir deneyimdi hem de feci halde rahatsız ediciydi. Yeni bir "köpekdişleri" deneyimi yaşayacak mıyım ? endişesiyle başladık filme.
Bu kez oldukça iddialı bir kast var. Kolinferıl, Canriiyli, Reyçılveiyz, Benvişıv, Liyaseydu. Konu rahatsız edici değil. Kullanılan filtreler yine benzer (çoğunlukla gri ve mavi filtre).
Komşu çocuğu Yorgo, bu kez de sosyolocik tespitlere soyunmuş ama "köpekdişleri"ndeki gibi tamamen sivil (üryan) bir soyunma değil.
Filmimiz bir distopya (hastasıyım distopyanın). Toplum; çiftler ve yalnız hayvanlar olarak teke ayrılmıştır. Çift olamayanların tek şansı : 45 günlüğüne bir otele kapanmak ve orada aşık olacak bir çift olmayı başarmaktır. Olamayanlar (nasıl olduğunu bilemediğimiz bir yöntemle) istedikleri hayvana dönüştürülmektedir. Adamımız Deyvid ve kardeşi (köpek görünümünde zuhur etmektedir) otele gider. Önünde, uygun kişiyi bulup aşık bir çifte dönüşüp insan olmaya devam etmek için 45 gün vardır. Yoksa dönüşeceği hayvanı çoktan seçmiştir : Istakoz (100 yıl yaşar, denizde yaşar, mavi kanı vardır, öleceği güne kadar çiftleşebilir (tek sakıncası yakalandığında canlı canlı kaynar suya atılma ihtimali (bunu görmüş olanlar bilir, korkunç bir ses çıkarır zavallı ıstakoz (hiç yemedim, yemeyeceğim))). Olaylar gelişir.
Mimiksiz oyunculukta gelişmeyi hedefleyen bir Kolinferıl var (yönetmenin isteği bu şekilde zaar, gerek bay ferıl gerekse diğer oyuncular (neredeyse benim bile üstesinden gelebileceğim = aşırı basit) mimikler ve jestlerle filmi götürüyorlar)). Diğer oyuncular da yönetmenin dediği usulde oynuyor.
Filmimiz ultrasonik senaryo hatalarına sahip olmasına karşın sonuna kadar sıkılmadan izledim. Hem köpekdişlerindeki gibi rahatsızlık duymadım, bazı yerlerde gülümsedim (cadının domuza dönüşmesi !), toplum tarafından dayatılan kurallar sevdiceğiniz için tek gözünüzü feda etmenizi gerektiriyorsa, burnunuzu duvarlara vurarak kanatmanızı gerektiriyorsa, insanların sevgi uğruna ne gibi eziyetlere katlanabileceğini gördüm, oyunculuklardan hoşlandım, sosyal eleştiriden gerekli çıkarımları yaptım. Eee daha ne olsun.
Ben izleyin derim.
Mimiksiz oyunculukta gelişmeyi hedefleyen bir Kolinferıl var (yönetmenin isteği bu şekilde zaar, gerek bay ferıl gerekse diğer oyuncular (neredeyse benim bile üstesinden gelebileceğim = aşırı basit) mimikler ve jestlerle filmi götürüyorlar)). Diğer oyuncular da yönetmenin dediği usulde oynuyor.
Filmimiz ultrasonik senaryo hatalarına sahip olmasına karşın sonuna kadar sıkılmadan izledim. Hem köpekdişlerindeki gibi rahatsızlık duymadım, bazı yerlerde gülümsedim (cadının domuza dönüşmesi !), toplum tarafından dayatılan kurallar sevdiceğiniz için tek gözünüzü feda etmenizi gerektiriyorsa, burnunuzu duvarlara vurarak kanatmanızı gerektiriyorsa, insanların sevgi uğruna ne gibi eziyetlere katlanabileceğini gördüm, oyunculuklardan hoşlandım, sosyal eleştiriden gerekli çıkarımları yaptım. Eee daha ne olsun.
Ben izleyin derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder