16.yüzyılda Doğu ve Batı dünyası; bilim, teknoloji birikimleri ve düzeyleri bakımından aynı durumdaydı. İnanması güç ama öyle.
Şu anda bulunduğumuz durum ortada. Bizler "kıçımıza su kaçarsa orucumuz bozulur mu ?", "bir baba öz kızını şehvetle öperse, nikahı düşer mi ?" gibi hayatın idamesi için çok önemli ultrasonik soruların cevabını bulmaya çalışırken, batı dünyası hadron çarpıştırma, evrenin sınırlarının niye daha hızlı bir şekilde dış çeperlere çekildiğini araştırma, kök hücreden organ yapma gibi ıvır zıvır gereksiz meşguliyetler peşinde. Bilimin peşinden giden batı dünyası, elbette ki hurafelerin, dogmaların etrafında dolanan doğu dünyasını pek de güzel sömürüyor (içimden somuruyor yazmak geliyor (daha yakışır)). Nedir : insanlar neye layıksa, o şekilde yaşarlar. Kesip atıyorum.
Remzi Hoca kesip atmıyor. 16 Yüzyıldan sonra yaşanan dönüşümleri, akademik olarak inceliyor, tasnif ediyor ve iş bu kitapta yayımlıyor.
Hepi topu 100 sayfa. Sıkıcı ve bayan bir üslupla yazılmamış. "Nerede" konusu, cerrah titizliğiyle didiklenip ayrıştırıldığından az sayfalı bölümlerle okura aktarılmış. Nedir : akademik üsluptan sıkılan okurun anlamaması gibi bir durum sözkonusu değil. Tespitlerin büyük çoğunluğu 16.yüzyıldan hemen sonrasını kapsıyor gibi duruyor amma kimi nedenlerin altını eşelediğinizde günümüzdeki yansımalarını da farkediyor cingöz recai okurlar.
Velhasıl : "adamlar yapıyor kardişim" demeden önce okunması, idrak edilmesi ve mümkünse, yapılabiliyorsa bir şeyler yapmak için okunacak kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder