Ben Klintiistvuud'u bu akşama kadar severdim. Yaptığı filmlerde hep bir şeyler anlattı bana (Hereafter'ı saymıyorum, Cörsiboyz'u da izlemedim). Taa "Unforgiven"dan beri izlemedeyim. Şimdiye kadar nadiren hayalkırıklığına uğradım. Milyon Dolarlık Bebek olsun, Gran Torino olsun; hep bittikten sonra düşündüren (üstelik de iyi düşündüren işlerdi). Kendisinin; (milliyetçi olarak bilinmesine karşın) makineye karşı çalışan bir yönetmen olduğu zehabına bile kapılmıştım. Yanılmışım (yahut usta bunamış).
Teksaslı tipik bir rednek; liseyi bitirdikten sonra bir baltaya sap olamayınca orduya katılır. Keskin nişancı olarak Irak işgalinde en çok insan öldüren kişi olur. Olaylar gelişir.
Film kötü.
Hani propaganda unsuru ve konu bir kenara konsa dahi kötü. Senaryo kopuk kopuk, insanı içine çekmiyor. Bir an "Kurtlar Vadisi"ni mi izliyorum zannına kapıldım, o derece. Karakterler (ki başrolün karakterini (buraya birşeyler yazmadan iki dakika kadar düşündüm) o kadar sevmedim), pek derinlemesine işlenmemiş, sinematik açıdan izleyiciye pek bir şey katmaz. Bakmayın IMDB'deki puanlara yanıltır sizi.
Düşünce yönünden ise : ele gelecek hiç bir tutar tarafı yoktur. 11 Eylül'de olan saldırının sonucu (ki tüm bağlantılar suud cenahını işaret ediyordu), Amerika Irak'ı işgal eder. Başkenti bombalar, sonraki süreçte sayısı belirsiz kişi ölür, Irak'a demokrasi gelir, Irak bölünür, Irak'ta bugün bile 50 (ELLİ)yi geçen günlük ölümler vakayı adiyedendir. Irak'ta olduğu iddia edilen kitle imha silahları asla bulunamaz (neticede olmayan şeyin bulunması zordur).
Bu gerçekler ışığında; keskin nişancımız bir araca roketatar yönelten bir çocuğu vurma vurmama anını yaşarken sevdiceğim sordu bana "-sen olsan vurur muydun ?" . "- Başka yerde hayır, ülkemde evet." dedim. Bu tip hassas noktaları aydınlatırken zemin ve zaman çok önem taşıyor. Filmde gösterilen protagonist, eylemlerini "işgalci" olarak gerçekleştirirken "terörist" adı altında bize dayatılanların aslında ülkelerine işgalcilere karşı savunan vatanseverler olmadığını kim iddia edebilir ki ? Nitekim; küçük bir çocuğu, bir anne oğulu tepeden tırnağa silahlı, her türlü (havadan, karadan) destekli Neyvisiyıllarının karşısına ilkel silahlarla çıkaran dürtü; nasıl bir dürtüdür. O çocuk niye sana saldırıyor ? Bay İiistvuud bu soruların yanıtını aramaya kalkmadan, nazi propaganda filmlerinin bir tık altında bir işe imza atıyor.
Filmine birazcık tansiyon katmak için, senaryosuna temel oluşturan kitapta bir paragraf bahsedilen suriyeli keskin nişancıdan bir antagonist yaratıyor. Öldürmeyi "sadece yapılacak bir iş" olarak gören sahtekar bir rednekten bir kahraman yaratmaya çalışıyor. (ki ikincidünyasavaşında 5 (BEŞ) milyon çingeneyi gaz odalarında katleden sorumlulara da sorulduğunda onlar da aynı cevabı vermişlerdir). Sinirim geçmiyor.
Velhasıl, izlemenizi hiç bir şekilde önermem. Hem vakit kaybı olur, hem de sinirleriniz bozulur.
son bir not : Bredlikuupır kilo alınca "American Bull" gibi bir şey olmuş. Tercümede boğa yerine sığır kelimesinin kullanılması daha münasiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder