Salah Usta'nın "Yaşlılık Günlüğü"nü okurken kenara not almışım "Siyah İktidarı bul, oku !" diye. Nadirkitap sağolsun, şanjanlı kitapçılarda bulamadığım ne kadar tozlu kitap varsa bulunabiliyor çabukçacık (Bestami Bey'e selam olsun !)
Önsözü okudum, üsluptan aklım çıktı. Çevirmene baktım, aklım yerine girdi. Can Yücel...
İncecik bir kitap (200 sayfa, 1968 basımı, ANT Yayınları). Tek başına okumak için fazlaca ağır. Paralel okumayla iyi gidiyor. Stokely Carmichael, oturmuş Amerikan ırkçılığının kitabını yazmış. O güne dek bu konuda yapılanları, bilimsel tespitlerle (genellikle alıntılardan oluşuyor, ama olsun) eleştirmiş, yeni yolunu bellemiş, dayanaklarını sağlamlamış ve kağıda dökmüş.
Tüm bu yapılanlar genel olarak ırkçılık hakkında değil, sadece o coğrafyada yaşanan ırkçılık hakkında olduğundan, digerka^mlık (yine şapka yapamadım !) yapmak oldukça zordur. Kitap ilerledikçe verilen örnekler sadece Amerika'da, yalnızca o dönemde yaşananlardan seçildiğinden okura masalsı gelebilir. Bu bağlamda, bibliyofile pratik olarak herhangi bir fayda sağlamayacağı düşünülebilir. Ancak tarihsel olarak bu konuya ilgi duyanlara hitap eder.
Burada büyük bir AMA yazmak gerektir.
Bir kitap sadece üslubu için okunabilir mi ? sorusuna yanıt arayanlar, bu kitaba yakın dursunlar derim.
Can Yücel nasıl duru bir argo kullanmış, dilimize nasıl takla attırmış, görmek gerektir.
Misal sömüren varlıklara ne deriz : "Sömürgeci". Can Usta "Sömürgen" diyor (bundan kelli ben de öyle diyeceğim, zira sömürmek kemirgenlere daha bir yakışıyor).
Şöyle bir cümle zihnimizi tokatlıyor mesela : "Dawson ve onun gibilerin bu tenkide verecekleri bir karşılık vardı elbet; onlarca iş görebilmenin yolu anca buydu; elden geldiğince nimet koparabilmek için partiyle (buraya kadar normal) kaskarikoya girmek gerekti."
Haydi bakalım kaskarikonunu ne demek olduğunu anlamak için Hulki Aktunç'un büyük argo sözlüğünü aç karıştır, bulama, internetlerde araştır, yine bulama, hafızayı yokla, yine yok ! Çaresiz akıl yürüterek okumaya devam et...(misal "orostopol"da yaşamadım böyle zorluk. O, sözlükte var.)
Öte yandan kitapta yazılanların bazı bölümlerinin günümüzde de aynı algıyla okunabileceğini keşfetmek ilginç oldu. Misal : "Özgürlükten yana görünüp de, kışkırtıyı (bak ! usta terörizme ne güzel karşılık bulmuş) kötü gözle görenler, toprağı sürmeden mahsul almak istiyorlar; gör gürlemeden, yıldırım düşmeden yağmur yağsın istiyorlar; okyanusu istiyorlar, ama dalga olmasın, sular köpürmesin diyorlar... Ağlamayan çocuğa meme vermez iktidar. İstemiyene zırnık vermemiştir, vermiyecektir de. Bir halk boynunu büktü mü, abanacaklardır üstüne, bini bir paraya gidecektir uğradığı haksızlığın, ta ki silkinsin, sözle, yumrukla, ya da her ikisiyle birlikte dirensin... Tiranların edeceği zulmün sınırı, zulme uğruyanların sabrına bakar." (noktasını değiştirmedim (yoksa biliyorum "istemeyene", "uğrayanların" yazılacağını ben de))
Böyle beyin cilalayan satırlar var kitabımızda, lakin yarısından sonra fazlaca mahalli örnekler ve çözümler içerdiğinden ilk yarısı kadar firfirikli okunmuyor. Buna mukabil çeviri ve kullanılan dil okuru alıp götürüyor. Bu da böyle mazruftan ziyade zarfı için okunan kitaplardan biri olarak, raflarımızdaki yerini alıyor.
Karar senindir sevgili k^ari. "İçerik önemli" diyorsan okumayabilirsin (kaldı ki bence içerik de önemli satırbaşları içeriyor), ama dilimizin kullanımı ilgini çekiyorsa ıskalama derim...
bu arada Hulki Hoca öldükten sonra n'oolacak "büyük argo sözlüğü" ? kadük mü kalacak ? öksüzyetim mi kalacak ?
Bu kitabi okumayi cok istedim bende Nasip belki bir gun
YanıtlaSil