30 Temmuz 2013 Salı

"Oblivion" Bilimkurgu, her türlü...

Post apokaliptik dünya var (ki pek severim (The Tower'a selam olsun !))
Elyıns var (görmesek de, duymasak da)
Klon teknolojisi var (The Moon'a selam olsun !)
Görsellik 10 numara.
Bilimkurguya düşkün sinefillere hitap eden bir filmimizle karşı karşıyayızdır.
   İstila bitmiş, savaş kazanılmış lakin dünyamız da mahvolmuştur. Göç hazırlıklarını yapan iki kişilik timimiz, son hazırlıkları kontrol etmekte ve etrafı kolaçan etmektedirler. Olaylar gelişir.
   Elbette bir A Space Odyssey 2001 beklemeyeceğiz. Senaryoda fazla mantık aramayacağız (Satürn'ün halkalarının %90'ı suymuş mesela...)(dronlar herkesi parça pinçik ederken insanların liderini öldürmeyecek şekilde yaralamayı tercih etmektedirler mesela).  Bırakacağız kendimizi süpersonik efektlerin karşısına 124 dakika su gibi akıp gidecek. Olgakurilenko hakkında birşeycikler diyemem ama Andrearaysboro'nun aksanı ve sterilliği şükeladır.  İlk 20 dakikadan sonra düşer gibi olan ilgimiz senaryodaki ilginç kırılmalarla canlı tutulmakta, sonlara doğru asıl gerçeğin belirlemeye başlamasıyla birlikte yine merak canavarı canlı tutulmaktadır. Tomkruuyz ve Morgınfriimın (Conlenın gözlükleri pek yakışmış) bekleneni gerçekleştirmekte, yancı rollerde gördüğümüz Ceymilenıstır  (biliyorum adamın adının Nikolaykostervaldau olduğunu) ise hoş bir sürpriz olmaktadır.
   Yalnız müzikler nasıl kulağımı tırmaladı, nasıl 80'li yılların beğenisiyle yapılmış anlatamam.   
   Velhasıl bilimkurguya meraklıysanız, beklentilerinizi yüksek tutmadan gayet güzel izlenecek filmdir. Efektler açısından arşive aldım (ama bir kez daha izleyip silerim). 
   Böyle yani... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder