Kırklı yaşları bitirip elliye varmama az bir zaman kalmasına rağmen, uyku perisi hiç bir filmi yarım bıraktıramadı bana.
Bu film hariç...
Sayın Redford'un önceki yönetmenlik deneyimlerini izlemişliğimiz var. "Bizi Ayıran Nehir" olsun, "Kuiz Şov" olsun takdirimizi kazanmıştır. Konuya ve kadroya (bilhassa da kadroya) baktığımızda beklentiyi yüksek tutuyorsunuz. Bu tanıtımda kadroyu yazmasam şişerim. Buyrunuz efendim : Rabırtredford (ki baştan sona kadar bir onu kesintisiz görebilmekteyiz), Suzınserendın, Şiyalebuf, Culikristi, Niknolti, Kriskuupır, Terınshavırd, Brendıngliisın, Stenlitukki, Semelyıt, Enakendrik (kadro olgun (şiyalebuf ve enakendrik haricinde) ama çok sağlam). Normalde bu isimler bir odaya dolaşıp geyik yapsa izlenir (en azından ben izlerim).
Konumuz ise şöyle özetlenebilir : 30 yıl önce cinayetle sonuçlanan bir silahlı soyguna katılan ekipteki savaş karşıtı kahramanımız; kimliğinin ortaya çıkması üzerine, onu kovalayan efbiay timinden kaçıp, ismini aklamaya çalışır.
Konumuz iddialı, kadromuz şükela. Kısacası un, yağ, şeker var. Ama helva olmamış...
Oyuncular ellerinden geleni yapmışlar, müzik, görüntü yönetimi de iyi.
Lakin iki saati aşan (121 dk.) sürede, gereksiz yere uzayan diyaloglar, son derece üstünkörü işlenmiş karakterler (ya da şöyle diyelim bir türlü derinleşemeyen karakterler), aslında çok heyecanlı olan konunun o heyecanı bir türlü izleyiciye aktaramaması, bazı soru işaretlerinin çözüme ulaştırılamadan üstü açık bırakılması (misal : sarışın kızcağız nick ve mimi'nin kızı mıdır ?), senaryodaki anlaşılmaz mantık aksamaları, gözkapağı üzerine iki adet mandanın çöreklenmesine neden olmakta ve bu mandalar uyku perisinin marifetiyle bünyeyi uykunun karanlık derinliklerine çekmektedir
Hayalinizdeki Rabırtredford "Akbabanın Üç Günü", hadi bilemediniz "Benim Afrikam"daki rabırtredford ise hiç izlemeyin. Üstad (76), yine yakışıklı ama yıllar etkisini göstermiş. Yine de "kadrodaki isimler çok iddialı" derseniz, buyurun seyredin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder