Bay Ed, yıllardır aradığı ideal sarışının aslında otuz yıllık eşi Alma olduğunu ancak açmazda kalınca anlar. Konumuz budur...
Saykoyu ilk seyrettiğimde tek kanallı, çok sansürlü, ancak akşamları yayın yapan Türk TRT'sinde afallamıştım. Lakin o dönemde sinema altyapım bugünkü gibi olmadığından niye afalladığımı da anlamamıştım. Devir değişti, arakolpa da değişti. Bugün izlediğimde kurgu, müzik, çekim, ışık gibi konulara kafa yorabildiğimden filmin beni neden çarptığını anlayabiliyorum.
Filmimiz birazcık zayıf. Filmin çekim öyküsü, Hiçkok ve Alma'nın ilişkisi, dönemin film çekmedeki güçlükleri gibi topu değişik köşelerde sektiriyor ama bir türlü gol olmuyor.
Olsun...
Entıni Hopkins, Helın Mirın gibi güçlü oyuncular yevmiyeyi hakketmekte (ama holivut makyaj işini beceremedi gitti, Bay Hopkins Hiçkoktan ziyade eski cumhurbaşkanlarımızdan birine benzemiş.) Sıkarletyohansın ve Cesikabiyel de eh işte zevahiri kurtarmaktadırlar.
Kendi adıma 98 dakika boyunca filmi durdurmadan, dikkatim düşmeden izledim, güzel vakit geçirdim. Netçede filmimiz Bay Alfredin yaşamını değil, sadece bir filmin yapım sürecini aktarmaktadır. Bunda da bir dereceye kadar başarılı olmaktadır. Lakin holivutun ustaya (ki bugün bile ekmeğini yemektedir) böyle BİM sütlacı gibi bir filmi reva görmesi de hicap vericidir.
Filmin sonlarındaki bir diyalog da fakiri gülümsetmeyi başarmıştır. Şöyle ki :
A.H. - Yıllardır aradığım sarışın yanıbaşımdaymış aslında (Alma'ya hitaben)
Alma - Bunu söylemeni otuz yıldır bekliyordum.
A.H. - İşte bana bu yüzden "gerilimin ustası" diyorlar şekerim...
Bir de filmin girizgahı ve finalinin eski pazar gecelerini çağrıştırması da hoştur yani...
Arşive katılmasa da olur ancak film sanatına ilgi duyanların izlemelerinde fayda vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder