23 Ekim 2012 Salı

"Ruby Sparks" Romanın Ayarlarıyla Oynamayınız.....

   İMDB'de türü, "komedi, fantazi, romantik" şeklinde sınıflandırılmaktadır (ki bu sınıflandırmaların çoğuna katılmasam da bu kez bana uymuştur).  İzledikten hemen sonra klavyenin başına oturdum ki hissettiklerim uçmadan satırlara dökebileyim. Yine de zor...

   Romantik komedi olarak izlerseniz sıkıntı yok. Bir buçuk saat sular seller gibi akar gider, filmin sonunda da yüzünüzde kocaman bir gülümseme olur. Fantazi olarak izlerseniz (içinizde bir "Stranger than Fiction" beklentisi varsa), o kadar büyük çapta ve iyi kurgulanmış bir fantastik kurgu yoktur. Yine de idare ederdir...

   Lakin adem havva ilişkilerine kafa yorayım, yazarlıkta yaratıcılık süreci nasıl işlemektedir ? psikoanaliz faydalı mıdır ? mükemmel kadın var mıdır ? Tanrının işi kolay mı ? şeklinde sorunsallara eğileyim derseniz işiniz kolay değil...  Filmimiz ucundan bucağından tüm bu sorulara bir yanıt vermemekle birlikte hepsini kurcalamakta ve cevapları yorumlamayı da size bırakmaktadır. Manallahım ne kadar zorlu sorulardır bunlar !...  

   Başrolümüz Pol Deno zati favorimdir. İlk defa bu filmde müşerref olduğum Bayan Zoyi Kazan ise ilk görüşte pek ilgi çekmese de film ilerledikçe göze pek latif görünmektedir. Senaryoyu da Bayan Zoyi'nin yazdığını öğrenince kendisine olan hayranlığımız (pek küçük çenesine rağmen) katmerlenmiştir. Dede Eliya Kazan, annebaba da yazar olunca yazarlık kaçınılmaz oluyor demek ki.  

   Filmimiz başlangıçta normal fantazi gibi ilerleyip ortalarına doğru sinefillerin beyin kıvrımlarını çakmak çakmak alevlendirmekte sonlara doğru biraz sarksa da finale yakın omnipotent odaklı sahnede pik yapmakta ve nihayet herkesi memnun edecek bir finalle taçlanmaktadır.  Yönetmenlerimiz de "Küçük Bayan Günışığı" filminin yönetmenleridir aynı zamanda. Eh artık fazla bir şey demeye de gerek yoktur sanırımsa.  Yakın durun derim...

2 yorum:

  1. Ben boyle ucu acik filimleri ve kitaplari hic sevmiyorum. Bana kendi yorumunu yapamayan bir insan benden yorum yapmami bekleyip bunun da kendi basarisi olacagini saniyorsan bosa zamani ve zamanimi harciyor demektir benim icin. Diye kendi yorumumu ekliyeyim istedim.
    Blogunuzu daha yeni kesfettim inceliyecegim daha zonraki zaman araliklarinda.
    Selamlar,
    ali

    YanıtlaSil
  2. Bir de şöyle düşünelim : ucu açık filmler ve kitaplarda okuyucu/izleyici sayısı kadar alternatif son oluyor (ki bibliyofil/sinefil gruplarda oluşturacağı geyik de buna mukabil daha harlı oluyor) ben bunu seviyorum. Ama düşüncenizi de doğru buluyorum. Umarım ağ güncemden değişik tatlar alırsınız. Bizden de selamlar...

    YanıtlaSil