29 Haziran 2012 Cuma

"Moonrise Kingdom" ya da Bonnie ve Clyde'ın Çocuklukları



   "sem, mutsuz bir şekilde yaşadığı koruyucu ailesinin yanından kaçıp başında izcibaşı vord'un bulunduğu haki izcilerine (khaki scouts) katılmıştır. suzi ise evliliklerinde sorunlar yaşayan bir anne babanın onlara göre sorunlu, bambaşka bir kızıdır. çocukluk döneminin sonu, ergenliğin başındaki bu iki çocuğun önce bir kilise gösterisinde karşılaşıp ardından mektup arkadaşlığıyla pekişen dostlukları (yıl 1965, o yüzden facebook kolaylığı yok) birlikte kaçmalarıyla başka bir boyuta geçince film bir anda kızın ailesinin, oğlanın bulunduğu izci grubunun ve polis memuru  şarp ile sosyal zmetler memurunun da katıldığı uzun soluklu, yüksek tempolu bir kaçış hikayesine dönüşüyor"

   Evet hikaye bu. Ama böyle özetlersek koccaman bir filmi atlamış oluruz. 

   Hakkında hiç bir bilginiz ve fikrinizin olmadığı bir filmin ilk sekansında yönetmenin kimliğini çıkarabilir misiniz ? Ve hatta lambalardan böyle bir kanıya ulaşmak mümkün müdür ? (Malutmatfuruşluk : eskiden sinemaların önünde afişlerin yanında filmden karelerin yer aldığı küçük fotoğraflara "lamba" denirdi (bir zamanlar maziye bak)) Yönetmen Ves Endırsın'sa Evet. Değil kanlı canlı film, animasyonlarında dahi bu böyledir (Bkz.Kuntastik Bay Tilki).  Kullandığı pastel (her nedense 1950 ve 60'ları hatırlatır) renkler, devamlı çalıştığı aktörler (bkz.Bil Möriy, Ceysın Şvartzman vs), sahnelerdeki steril hava, oraya buraya serpiştirilen ilginç eşyalar, planların çekimindeki oranlar... Her şey bas bas bağırır Ves Endırsın filmidir diye.

   Fakir, bu süpersonik yönetmenin uzun zamandır müptelasıdır. (başta iki afiş kullanmamdan bellidir) Tüm filmografisi arşivinde mevcuttur. Makul aralarda mebzul miktarlarda seyreder. Öyle iyi gelir adama. Gerek darceling ekspres (gönüldeki Hindistan özlemi kabardığında), gerek Tenenbaum Familyası, gerekse Stivzizu'nun akuatik yaşamı; kişiyi yaşadığı günlük hayhuydan uzaklara atar gider.  
   Nedir : Endırsın'ın kendine özgü hem naif hem de post-mature bir üslubu vardır. Siz nereden bakıyorsanız öylesine farklıdır anlananlar. Muunrayz Kingdım; ustanın belki en iyi filmi değil ama izlendikçe bazı sinefiller (doğrusu buymuş) tarafından "kült" statüsüne oturtulacaktır, garanti...
   Filmimizde ünlüler resmi geçit yapmaktadır adeta : Edvırd Nortın, Tilda Svintın, Harvi Kaytel, Bab Balaban (ki filmdeki favorimdir (o ne kırmızı kabandır, o ne stil eldivenlerdir)), Frensis Mekdormınd, Burus Vilis (ki aman hoplamadan, aman kurşun sıkmadan da süpersonik rol kesilebileceğinin dersini vermektedir kanımca (o ne ezik betimlemesidir yareppim)) ve elbette ki Bil Möriy, Ceysın Şvartzman (ki kendileri bir nevi Endırsın filmi demirbaşlarıdır (ama deli gönül Ancelika Hüstın'ı aradı durdu beyhude yere)). Bütün bu gayet de ünlü kadro, adı sanı bilinmeyen iki yeniyetmenin etrafında figüranlık ederek, hadi figüranlık demeyelim de "rol çalmayarak" diyelim, yönetmenimizin her dediğini yapmakta, egolarını rafa kaldırmaktalardır (büyük yönetmendir Endırsın).
   O iki ergen, o iki yeniyetme de filmi alıp götürmektedirler (o ne karizmatik Çelik Bilek şapkası, mısır koçanı pipodur. O ne solak makasıdır, ne tarz papuçlardır öyle). Rasyonel bünyeler tarafından "birbirlerini sevmekten" başka hiç bir aşırılığı olmayacağı kolaylıkla değerlendirilebilen müstakbel gençlerin, yerleşik toplum kuralları tarafından "aykırı" ilan edilmeleri, "kaçak" muamelesi görmeleri ve hatta "elektroşok tedavisine" tabi tutulmak ihtimaline tabi olmaları, topluma yapılan ince (ya da gayet kalın)  bir eleştiriyi barındırmaktadır kanımca.
   Daha önce de yazdığım gibi baktığınız açıya göre farklı değerlendirebilirsiniz filmi. Cansıkıntınızı da giderebilir, meşaz da verebilir, sinefiller farklı bakar, anababalar farklı, gençler farklı, ihtiyarlar farklı. Fakir ne genç ne yaşlıdır, hem babadır, hem sinefildir, ahkam konusunda alaylıdır, oldukça avamdır ve filmden sonsuz keyif almıştır. Filmden çıkınca içini bir letafet, bir hafiflik kaplamıştır. (bunda sinema salonunda sevdiceğiyle bir başlarına olmasının da etkisi vardır tabiy ki)
   Diyeceğim odur ki. Fazla gişe yapmayacağı aşikar olan bu filme kayıtsız kalmayalım. Sıcağın kendini gösterdiği bu günlerde filmi izlemek bünyeye nanelilimondilimlibuzlu bir limonata etkisi yapacaktır. Fransız öpücüğünü merak etmesinden endişe duymadığınız çocuklarınız varsa birlikte de izleyebilir, çıkışta herkes kendi anladığını anlatır, eğlenirsiniz.
  
NOT : kıvılcımlı öpücük de can değilse nedir ?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder