BİR KORELİ ŞOFÖR TANIDIM ASLINDA MALKOÇOĞLUYDU !
Önceden söyleyeyim bu "Sarı Deniz" ikibuçuk saatten yedi dakika uzun. Yönetmenin daha önceki sağlam filmi "Chaser" ile benzerlikler var (favori oyuncum yine endam ediyor : Yun Seok Kim). Böyle 1 2 3 4 diye giden filmleri oldum olası severim de, bu film beni pek açmadı arkadaş. Bir kere konuyu idrak etmekte, bağıntıları kurmakta güçlük çektim (ben ki Tinkertailorsoldierspy'ı şıpınişi çözmüş insankişisiyim). İyi yönleri yok muydu ? Elbette ki vardı.

NOT : Kore'de tabancan varsa mafyanın en paşa babası olabiliyormuşsun.
HAZLARIN İKAMESİ
İşte yine rahatsız edici bir film. Üstelik Hose Saramago ustanın romanının ("Körlük" Bu arada romanı da filmini de öneririm) sonunda olduğu gibi herşey tozpembe olmuyor. Öyle kötü kalakalıyorsunuz ki ..(yatmadan hemen evvel seyretmeyin, izledikten sonra kitap okuyup beyni yağlandırmak gerekir (tercihen en az %25 vol. ile) , yoksa yatakta benim gibi çikın transleyt olursunuz).


İnsanoğlunun duyularını (hazlarını) yitirdikçe bulduğu ikame çözümleri, izleyiciyi gülümsetebiliyor. (örneğin : tad almanın yerini renk ve sesin alması) Her haz yitiminde karşılaşılan tepki/şiddet çok sarsıcıydı. En ikame edilemez hazzın yitiminde ise kahramanlarımızın başka bir duyguyu (aşkı) bulmaları ise (bence) senaryonun başarısıydı. Yine de insan düşünmeden edemiyor : aşk herşeyi affeder mi ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder