4 Şubat 2012 Cumartesi

"Clive Cussler" ya da Edebiyatta Holivut..


   Dikkat buyurunuz !.. Yukarıdaki beyefendi Klayv Kaslır'dır. 82'sinde böyle halim selim göründüğüne bakmayın. Hep böyle değildi... Yazmaya taa 1965'te başlamış, ilk romanı basılana kadar sekiz yıl geçmiş (demek ki verimli olana dek bu kadar süre gerekiyor).  Bu güne dek 51 romanı yayınlamış. Yaptığı kontratlara bakılırsa hala da verimli olmaya devam ediyor. (2012'de bitirmesi planlanan üç kitabı görünüyor).

   NUMA'yı ( National Underwater and Marine Agency) kurmuş, Bu öyle tırt bir organizasyon değil, 60 civarında tarihi eseri olan batık keşfetmiş. Hala da keşfetmeye devam ediyor. Ama bizim konumuz Klayv Dede'nin hayatı değil, edebiyata katkıları...

   Efendim; eserleriyle ilk tanışıklığım, edebiyata olan ilgimin cins-i latife olan ilgimden daha az olduğu zamanlardaydı. Yetmişlerin sonu seksenlerin başlarındaydık (Alkazar, Yeni Güneş sinemaları abazan yeniyetmeler arasında revaçta, Saadettin Tantan, Fatih Emniyet Amiriydi).   Böyle "edebiyata !" meraklı olan bir dostumun önerisiyle (galiba "Batık" gibi bişiydi) ilk kitabı ile müşerref olduk.  Daha sonra edebiyatta biraz ilerledik. (Coys'un "Finıgıns Veyk"i hala uğraştırıyor beni. Yok ! çözemedim) Ağır okumaların arasında kafa dağıtmak için bire birdir Dirk Pitt serüvenleri. 


   Aslında ortadaki eser sanat değil, düpedüz zenaattir.  Sinemada "İndiyana Cons" neyse, kitaplarda Klayv Dede odur. Bittikten sonra kafanız bomboş olur, bi dolu efektaksiyonmakara görürsünüz, egzotik manzaralar olur arkaplanda.. Son sayfayı bitirince, frontal loplar pırıl pırıldır. Tabi sinemada bunlar bütçe-prodakşın işi ama ustanın kitaplarında olay hayal gücünde bittiği için fantazyada sınır yoktur. Kah kayıp kıta Mu bulunur, kah Niyork caddelerinde 1.Dünya Savaşından kalan antika uçaklar arasında dogfayt yapılır. Ohannesburger araçlar çatır çatır birbirine girer.  Ama en sonunda hep "deniz yeşili gözleri, güneşte deniz üzerinde uzun yıllar geçirilmek suretiyle kazanılmış yanık cildi, her daim sırım gibi vücudu, altedilemez, yenilemez, bir nevi Kaptan Amerika"  olan kahraman kovboyumuz Dirk Pitt, kötü adamları akla gelemeyecek her türlü şekilde çok pis s.kertir. 

   Gelelim sübjektif yorumlara :

   Klayv Dede, Amerikan pazarlamacılığının çok parlak bir örneğidir. Kitapları, yüzeysel olarak bilgilendirici, düşünsel derinlikten çok uzaktadır. (nedense kitapları Amerika'da yıllardır çok satardır) Bütün kitaplarını okusanız, Sait Faik'in bir hikayesinin sizde yarattığı duyguyu bulamazsınız.  Okuduğum bütün kitaplarındaki olay kurgusu, iyi adamlar, kötü adamlar, yardımcı karakterler, alayı şablon karakterlerdir. Bu anlamda Serdar Ortaç şarkısına benzer. Birini dinleyince hepsini dinlemiş gibi olursunuz. Birini okuyunca hepsini okumuş gibi olursunuz. Zaman-mekan-isimler değişir, ruh aynıdır. Belki okuru da çeken bu istikrardır.  Bilinmez... 


  Usta zahiren WASP'dır, romanlarında hafif gizli (ilk dönemlerinde bariz, şimdilerde gizli) bir ırkçılık da barındırmaktadır. Pitt'in yancısı Al Cordino, İtalyan kökenlidir tamam, ama yancılıktan öteye de gidememiştir. Okuduğum ürünlerindeki protogonistlerin alayı WASP'tır. Hatta AWASP (Amerikalı, Beyaz, Anglosakson, Protestan)'tır. Ne eşcinsel, ne zenci (tanımı genişletiyorum : beyaz olmayan), ne kafası karışık, ne şüpheci, ne yalan söyleyen hiçbir kahraman yoktur. Kahramanlar adeta birer Süpermen'dir.  IQ seviyesi ilkokul dört seviyesinin üstünde olan okur için karikatür gibi birşeydir. Kemal Tahir'in Mayk Hammer'leri daha sahicidir inanın. 



   Klayv Kaslır'ın eserleri yararsızdır, okunmasa hiç bir şey kaybedilmezdir, aklı herhangi bir şekilde çalıştırmasa da meşgul ederdir, neticede : Klayv Kaslır'ın kitapları hamburgerdir.



   Yerseniz !...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder