Sessiz Hasta'nın yazarının yeni kitabı kitap kulübümüzün bu ayki kitabı seçilince pek bir sevindim. Sessiz Hasta'yı sevmiştim.
Emekli süperstar Lana Farrar Londra'daki kasavetli gökyüzünden bunalınca (siz öyle sanın!) aniden bir Yunanistan yapası gelir (orada adası vardır). Kocası, oğlu, iki dostu, kahyası ve adanın bekçisiyle (7 kişiydiler!) güneşli birkaç gün geçirecektir. İşler gelişir.
Açılış, (pek sevdiğim (ancak 1-2 gün kesintisiz olursa pek sevilmez) ve çok iyi bildiğim) Ege rüzgarıyla yapılıyor. İklimi, rüzgarın karakterini, kokusunu bilirim. O yüzden kitap 1-0 önde başladı. Üstüne üstlük yazarımız duvarları yıkarak okurla konuşuyor ve bunu da gayet barda birşey içerken sohbet eder gibi yapıyor (bizdeki çilingir sofrası). Bu da artı değer. Dili akıcı, kurgu kancalı (bir bölüm biterken diğerini merak ediyorsunuz).
Herhalde ömrümde okuduğum ve (bırak içselleştirmeyi, özdeşleşmeyi) beni kendinden nefret ettirmiş (adeta tiskindirmiş (evet tiksinmenin bir derece fazlası)) bir anlatıcı kaleme alıyor romanı. Anlamaya, yaptıklarına geçerli bir sebep bulmaya çalışıyorum olmuyor. Üstelik anlatıcının her zaman nasıl kendine yonttuğu oğlak burcunun inatçılığı gibi bilimsel bir bilgidir (burada ironi yaptım ama gerçeklik payı çoktur). Kitabın yarısından itibaren şaşırtmacalar başlıyor (bunda anlatıcının öznel yansıtması (sokak jargonunda g.tünden uydurması) gözden kaçırılacak gibi değildir). Şaşırtmacalar çetrefilleştikçe bendenizin merakı düştü. Finale ait bir şey yazmayayım da okuyacak olanları kendime çemkirtmeyeyim. Ancak son yüz sayfada finali bildim (kitap 301 S.). Bu, kitaba başladıktan sonra (hem de iş gününde) ertesi günü bitirmemi engelledi mi peki? Elbette ki hayır.
Yazarımızın bir önceki kitabıyla birçok benzerlikleri olan ancak zihninizi günlük hayhuydan gayet güzel çıkarma kapasitesi olan bir polisiyedir efem. İstanbul-Ankara hızlı tren yolculuğunda ya da haftasonu kaçamak tatilinde boşluklarda gideri vardır. Siz bilirsiniz yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder