4 Kasım 2021 Perşembe

"Dune" Frank Herbert'a Denis Villeneuve Dokunuşu.

   Beklenen gün geldi ve ne zamandır ha bugün ha önümüzdeki ay yayınlanacak denilen Denisvilenöv'ün (böyle mi telaffuz ediliyordu) Dune versiyonunu da izleme fırsatı bulabildik.
   Tam bir yıl önce bu film hakkında şuradaki neşriyatta bir yazım yayımlanmıştı. Tam bir yıl önce gösterileceği vaadine kanarak üşenmemiş 11.075 vuruşluk bir risale kaleme almış ve çok yanılmıştım. Yanılmadığım (daha doğrusu Alejandro Jodorowksy'nin (onun da muhteşem yenilgisinin belgeselini şuraya bırakalım) yanılmadığı) şey: yazının sonunda geçen Jodorowsky'nin söylediği "herşey tahmin edilebilir" öngörüsüdür. Evet Denis Bey (soyadını telaffuza daha fazla nefes yettiremiyorum) yetenekli bir yönetmen (bunu Arrival'da gördük gayet güzelce), kitap zaten bilimkurgunun opus magnumlarından biri (Dünyada en çok satılan bilimkurgu kitabı) ama işin içine ne kadar da kitabın o ruhani yönü katılmaya çalışılırsa çalışılsın neticede bir holivut filmi (yabancı gezegene gayda çalarak inen bir ordudan bahsediyoruz). Elbette Linç'in (hiç kimsenin kendi yönetmeninin bile sevmediği ama benim pek hazzettiğim über kiç filmi) versiyonundan daha fazla sadıktır kitaba. Elbette her sahnesi özenle çekilmiş, ışık/açı/kadraj/ses/müzik (yalnız Hans Zimmer'in (en popüler holivut müzikçilerindendir kendisi) o Ederlezi çığlıklı müziği muazzep etmiştir fakiri)/kurgu/kast çok özenilmiştir. Ancak ne kitabın derinliğini verebilmiş (itiraf edelim ki bu da kolay iş değildir) ne de holivut filmi meraklısı zombileri tatmin edebilecek eğlenceyi yakalayabilmiştir (biz "iki cami arasında beynamaz" deriz, işte aynı bu şekil!). Birazcık bilime teşneyseniz akıllara garip sorular da getirir (niye gezegenlerarası yolculuklarda anti-kütleçekim gücünden yararlanan gemiler kullanıyorlar da, gezegen içinde yusufçuk tipli (işte bunlar hep Jodorowsky'den intihal) tortorlar kullanıyorlar?). Azıcık frontal lob kullanıyorsanız "filmde niye hiç transistör yok?" diyebilirsiniz (çünkü binyıllar önce insanlık teknolojiden az daha topu atıyormuş da ondan. Yaaa!). Hülasa 2s35d'mızı verip izledik mi izledik, ikinci bölümü de izleyeceğiz kısmetse (serde bilimkurgu iptilası var ne de olsa). 
   Yalnız başroldeki Timotikalamet holivutta yürür! (yanlış bir iş yapıp bağımsız filmlerde oynamazsa) Ben yinede Kyle MacLachlan'ı daha çok seviyorum (var bir varoşluk bünyede).

2 yorum:

  1. Ben de sabırsızlıkla bekliyorum, kitaptaki dramatik havayı yakalayabilmişlerdir umarım. Başrol yerinde bir seçim sanırım, Woody Allen severseniz Bay Timoti’nin NewYork’ta Yağmurlu Bir Gün filmini önerebilirim:)

    YanıtlaSil
  2. https://www.imdb.com/title/tt7139936/?ref_=nm_flmg_wr_3
    Hemmen izleme listeme aldım. Vudi'yi severiz, tarzı vardır:)

    YanıtlaSil