Kahramanımız 75 yaşına girince, müteveffa (müslüman ölülere merhum/merhume denirken, İslam dininden olmayanlara müteveffa denir) eşinin mezarını ziyaret eder hemen ardından askere yazılır. Üç gün sonra resmi ölüm işlemlerini yapar ve kendini bekleyen meçhul geleceğe doğru yola çıkar. Olaylar gelişir.
Douglas Adams'ın okumalara doyamadığım Otostopçunun Galaksi Rehberi'nden (ilk okuma sonunda onu da yazacağım) sonra okuduğumda ilk kez gülümsediğim bir bilimkurgudur. 352 sayfa "çabuk bitmez umarım" düşünceleriyle zevkle okunarak çabucak bitiverdi.
Son yıllarda rastladığım distopik bilimkurgulardan ziyade "altın çağ"ı çağrıştıran bir havası vardı (zati Bay Heinlein'den etkilendiğini de belirtmiş yazarımız, konusu da birazcık "Starship Troopers"a öykünüyor). Evet! ihtiyar Dünyamız kimselerin yaşamaya can atmadığı bir yere dönüşmüş ama o kadar da içler acısı değil. İşlediği bilimsel gelişmelerin (sıçrama iticisi/beyindostu/nanoteknoloji) o kadar da uçuk olmadığı (misal ışıktan hızlı gidilemeyeceğini çok kereler vurguluyor) aksine ulaşılabilir olduğu (tam beyindostu değil ama akıllı lenslerle başlıyoruz ufaktan), akıcı bir işleyişe sahip, dalgacı üslubun esirgenmediği çizgi üstü bir bilimkurgu romanıdır. Seri olarak yazılmış, bu yüzden mecburen "Hayalet Tugay"a da başladım (ortalarındayım!). Diyeceğim odur ki: bir başlayın muhtemelen gerisi gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder