Vahşice bir çocuk cinayeti, tüm kanıtlar ve görgü tanıklarının işaret ettiği bir fail. Ancak sorun şudur ki: fail aynı zamanda başka bir yerde olduğunu hem somut kanıtlar hem de görgü tanıklarıyla ispatlamaktadır (misal: aynı zamanda bir televizyon çekiminde kanlı canlı soru sormaktadır.). Nereden bakılırsa çetrefilli iş. Derken olaylar gelişir.
544 sayfalık yazlık kitabımızda Bayan King'in sevgili oğlu (son yıllardaki kitaplarında olduğu gibi) yine polisiyeden girizgah yapıp metafiziğe kayıyor. Bu kayma ancak son sayfalarda olsa da, ilk bölümler gayet kolayca akıp gidiyor. Okuma alışkanlığımı kazandıran yazarın kitaplarını eleştirecek değilim (yumurta kabuktan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş!). Belirli bir tarzı olduğu, müthiş bir hayalgücü olduğu (bkz."Kule" serisi (bkz.ilk dönem tüm romanları)), yazdığı dile taklalar attırdığı, zenaatın inceliklerine vakıf olduğu tartışılmaz. Sorun şu ki: son yıllarda (aslında Kule serisinden sonra) ilginç bir döngüye girmiş gibi geliyor fakire. O eski halinden eser yok şimdi diyor zihin içten içe. Bay Mersedes'te ayyuka çıkan bu bayma, bu kitapta daha az. Karakterler ve olayın kurgusu daha bir içine çekiyor okuru. Bu haliyle de yazın tatilde, yolculukta, şezlongda okunacak bir hale bürünüyor.
Meraklısıysanız (saygı duruşu babında) alıp okursunuz, değilseniz eski kitaplarından herhangi biri daha çok içine çeker sizi (mesela: Duma Adası (pek bilinmez ama iyidir)).
Tatilde okumak İçin ayırdım bunu:) Stephen Amca’yı o kadar çok seviyorum ki ne yazmış olsa “amcam yine çok güzel yazmış” diyorum içimden:)) ama tabi Bay Mercedes falan hayalkırıklığı... son dönem romanlarından Diriliş’i beğenmiştim ama, siz ne dersiniz?:)
YanıtlaSilDiriliş'te eskilerin bir kokusu vardı :) Çok haklısınız.
SilYaz sezonu tercihlerimde polisiye gerilim önde gelir... yorumlarınızı dikkate alacağım.
YanıtlaSilO halde serin gölgeliklerde iyi okumalar :)
Sil