Polonya, Almanya, Çekya, Slovakya, İsveçya (sonuncusu olmadı !) ortak yapımı. Polonya'da geçiyor. Uzun (2s8d). Bu yıl Altın Ayı almış (az buz ödül değildir). Başka ödüller de var (hepsi Avrupa'dan).
Polonya'nın kırsalında bir yolun sonunda (mecazi değil) emekliliğini yaşayan Bayan Duseyko'nun köpekleri kaybolur, olaylar gelişir.
İlk sahneden itibaren özenli bir çekim, renk, müzik, kadraj kullanımı var. Karakterler güzelce yedirilmiş. Oyunculuklar çizgi üstü (Bayan Duseyko'ya alkış ! (evinde televizyon olmayan, akılsız telefon kullanan, müzik ve kitabın hayatından eksik olmadığı, köpekli, yarıhippi, vejetaryen, dogmalara karşı sesini çıkarmaktan korkmayan, üreten (adeta pelerinsiz bir süperkahraman), hafif çatlak bir karaktere kan can vermiş)). Böcekbilimci Boros da gayet iyiydi (gerçi Roman Kemani rolü için biçilmiş kaftan gibi bir görünümü var, ama olsun) Dronlar çok ustalıkla kullanılmış (havadan çekimler şükela). Polonya'nın doğası (canlı filtrelerin de yardımıyla) sinefilin gözüne gözüne sokulmuş. Senaryonun ekseni sağlam (kötülere karşı iyiler). Biraz yavaş aksa da aceleniz yoksa (modern zamanlarda azınlıktasınız demektir) güzelce izlersiniz, canınız sıkılmaz.
Tek eleştirim : sanki Bayan Duseyko'nun mevcudiyeti ve mücadelesi filmi tek başına götüremeyecekmişçesine (oldu mu bu fiil ? oldu oldu) bazı yan karakterlerin öykülerinin gereksizce detaylandırılması olabilir. Nebliyim yankomşu Matoga'nın annesinin kendini asması, Dizio'nun Berlin günleri anlatılmasa da olurmuş gibime geldi. Neyse.
Çakallığın, mafyalığın, kötülüğün, adamsendeciliğin, dogma baronlarının, din tacirlerinin (filmde bunlar sadece avcılar olarak veriliyor) ve benzerlerinin çokça türediği modern zamanlarda, bunlara karşı elinden geleni ardına koymayan cesur bir teyzenin yaptıkları (ha kanuni midir ? vicdana sığar mı ? tartışılır) ilginizi çekerse kaçırmayınız. Benim hoşuma gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder