23 Mart 2017 Perşembe

"Türkçülüğün Esasları" Katılmayabilirsiniz, Kayıtsız Kalamazsınız.

   Ziya Gökalp, Çermik doğumlu. Kürt olduğunu söyleyenler var, kendisi de itiraz etmiyor. İçtimaiyyat müderrisi (sosyoloji profesörü (böyle yazınca da güzel oluyor)). Atamızın, "Etimin. kemiğimin babası Ali Rıza Bey ise, fikrimin babası Ziya Gökalp'tır" dediği rivayet ediliyor.
   Kitap da önemli bir kitap. Bir defa okudum, tekrarı olacak. Üzerinde kalem oynatmak zor. Çünkü bazı kitleleri ciddi olarak etkilemiş bir kitap. Bu minvalde suya sabuna dokunmayan bir şeyler yazayım da bari başım ağrımasın (konformist blogger (ne işim olur bloggerle) ağ güncecisi taktiği).
  • Medeniyet ve uygarlık arasındaki ayrımı çok net anladım.
  • Bazı tespitlere katılmasam da çoğuna katıldım.
  • Pek de keyifle temaşa ettiğim Etnografya Müzesinin, büyük bir zevkle gezdiğim Altındağ'daki "Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi"nin dibacesini anladım. (hem de pek iyi anladım). Aslında sığ bilincimle anlıyordum da daha iyi çerçevelendirdim.
  • Bunca yıldır (aslında sadece altı yıl oldu) Ankara'da yaşıyorum. Kendimce münevver bildiğim onca insana sordum, tatmin edici bir cevap alamadım. Solfasol semtinin ne anlama geldiğini kimse bilmiyor. Üstelik Hacı Bayram Veli'nin doğduğu bir yere böyle üç notadan mürekkep bir isim neden verilir ? Neden Simire yahut Doredo değil de Solfasol ? Bu kitapta onu da öğrendim. Sadece bu değil "Türkan" nedir, "İl" nedir ("İl mi yaman Bey mi yaman" deyişimizin ne olduğunu da (bu referandumdan sonra daha açık belli olacak)) onları da öğrendim.
  • Gökalp'ın Türkçülük idealinin antropolojik değil kültür/ekin temeline dayandığını, bunun da aslında çok güzel bir ideal olduğunu idrak ettim.
  • 1980'lerden sonra (ve hatta 1954'ten sonra da diyebilirim rahatça) kitaptaki izleğin sapmalara uğradığını 2000'li yıllardan itibaren ise iyice zıvanadan çıktığını rahatça söyleyebilirim. O yol dosdoğru izlenseydi (ya da ah bir karaciğer nakli olabilseydi) şu anda bambaşka konulara yoğunlaşabileceğimize (misal : bisiklet yolları genişletilmeli mi ?, Nobel ödüllerinin mali kısmı Eğitim Enstitüleri yerine Köy Enstitülerine mi verilmeli ? gibi ütopik konular) hayıflandım.
  • "İslam dünyasında da artık sömürge hayatına son vermek için, Müslüman kavimlerde ulusal bilinci güçlendirmekten başka yol yoktur." cümlesine (S.113) sonuna kadar katıldım. (ahh çok geç artık ! küresel bilinç her yerde)
   Eyyorlamam bu kadar, tekrar okumalarda bu yazı biraz daha uzar. Kayıtsız kalınmayarak bir kez (en az) okunmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder