Doğada yahut toplumda yahut insanın doğasında bir fenomen gördünüz diyelim. Vakit ayırıp gözlem yaptınız, kendinize göre olgunun doğasını saptadınız, bir adım öne giderek yöntem geliştirdiniz, yöntemi kontrol ettiniz ve kayda değer sonuçlar elde ettiniz.
Sizi tebrik ediyoruz, bir bilim yarattınız.
İşler bu kadar basit değil elbette ki ama yazdığım kısa döngüyü yeterince detaylandırıp, çetrefilleştirirseniz neden olmasın !
Bayan Durkeym'in sevgili oğlu Deyvid Emil de işte tam bunu yapıyor. Evet "sosyoloji" denilen kavramın isim babası Ogüstkom'dur. Ancak hahambaşının oğlu Bay Durkheym (aman diyim Dürkaym falan demeyiniz, doğrusu Durkeym'dir), işte tam da bu kitabında; sosyoloji denilen bilimin yönteminin kurallarını biiir bir etkilendiği isimlerin ördüğü duvarın üstüne birkaç set çekerek inşa ediyor.
Durkeym, tıpkı hardscience da olduğu gibi sosyoloji için de bilimsel bir yöntemi savunuyor kitapta. Bu yöntem; felsefeden, psikolojiden, istatistikten ve daha bir çok enstrümandan yararlansa da merkeze "toplumsal olguları" alıyor ve bunların hangi yönteme dayanılarak inceleneceğini, nasıl gözlemleneceğini dikte ediyor okura.
Üslup akıcı, kurgu özenli, kuru bir akademik dil kullanılmamış, kitap akıyor yani. Hacimli de değil (172 sayfa). Sosyal bilimlere ilgi duyan okur için mecburi, toplumu anlamak isteyen kârilere ihtiyari, Grinin 50 Tonu türü kitaplara ilgi duyan kitle için ise koşarak uzaklaşmak zaruri.
Haydi iyi okumalar.
Sizi tebrik ediyoruz, bir bilim yarattınız.
İşler bu kadar basit değil elbette ki ama yazdığım kısa döngüyü yeterince detaylandırıp, çetrefilleştirirseniz neden olmasın !
Bayan Durkeym'in sevgili oğlu Deyvid Emil de işte tam bunu yapıyor. Evet "sosyoloji" denilen kavramın isim babası Ogüstkom'dur. Ancak hahambaşının oğlu Bay Durkheym (aman diyim Dürkaym falan demeyiniz, doğrusu Durkeym'dir), işte tam da bu kitabında; sosyoloji denilen bilimin yönteminin kurallarını biiir bir etkilendiği isimlerin ördüğü duvarın üstüne birkaç set çekerek inşa ediyor.
Durkeym, tıpkı hardscience da olduğu gibi sosyoloji için de bilimsel bir yöntemi savunuyor kitapta. Bu yöntem; felsefeden, psikolojiden, istatistikten ve daha bir çok enstrümandan yararlansa da merkeze "toplumsal olguları" alıyor ve bunların hangi yönteme dayanılarak inceleneceğini, nasıl gözlemleneceğini dikte ediyor okura.
Üslup akıcı, kurgu özenli, kuru bir akademik dil kullanılmamış, kitap akıyor yani. Hacimli de değil (172 sayfa). Sosyal bilimlere ilgi duyan okur için mecburi, toplumu anlamak isteyen kârilere ihtiyari, Grinin 50 Tonu türü kitaplara ilgi duyan kitle için ise koşarak uzaklaşmak zaruri.
Haydi iyi okumalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder