Hazır Yaşar Usta'nın "Bir Ada Hikayesi"nin ikincisine (Karıncanın Su İçtiği) başlamadan evvel, komşuda Ege adalarını yazmış olan yazarların ismini inceleyeyim dedim. Hadula da son günlerde fazlaca öne çıkmıştı. Aldık, başladık, bitirdik (venividivici'nin arakolpacası).
Papadiamantis'in (kendi ülkesinde söylersek "münzevi keşiş" ("münzevi keşiş" nedir allasen "atlı süvari" gibi !) diye bilirler, başka ülkelerde "Yunanistan'ın Dostoyevski'si") en önemli kitabı "Hadula", yazarın çocukluğundan birçok hatırayı, yeri, kimbilir belki de kişileri içeriyor.
Çevresindeki herkese bildiği doğal bitkilerden karışımlar hazırlayarak şifa dağıtan Hadula, içinde bulunduğu durumu düşünür ve (o tarihlerde Ege adalarında kız çocuğu olmak zor !) yaşamın kız çocuklarına getirdiği amansız zorluklara karşı, etkisi sonsuza dek sürecek çok efektif bir ilaç bulur, olaylar gelişir.
Papadiamantis'in çocukluğu kitaptaki adada geçmiş. Kendisi zaten pek imanlı bir ortodoks. Ancak yaşadığı çağın hem sosyal hem de kişisel resmini çok objektif şekilde çekebiliyor. Ancak nedir : fakir asla Dostoyevski okurken aldığı hazzı almamıştır. Hele Yaşar Usta'nın yazdıklarının yanına bile yaklaşamaz.
Hadula'nın anlatımı; yer yer macera romanı, yer yer de protestan ahlak kitabı altyapısındadır. Hadula'nın taa ihtiyarlık dönemlerine kadar istikrarlı süren hayatının neden sonlara doğru ayselgürel/semihaberksoylaştığının (böyle bir sıfatı şu anda uydurmuş bulunuyorum) herhangi bir izahı yok. Pattadanak biten sonun da öyle. Metamorfozdan badehû, tevafukların sebilliği de dikkate şayandır (bu cümlenin mealini bilen kâri de, kâridir ama !). Ne için oraya konduğunu bilemediğimiz yardımcı karakterler de.
Velhasıl 168 sayfacık bu novellayı "okumuş olmam gerekir" diyen kâriler alıp okuyacaklardır belki ama böyle bir niyette değilseniz okumasanız da olur. Ege adalarında geçen bir romana hallendiyseniz benim gibi yapıp Yaşar Usta'nın son dörtlemesine dönün yüzünüzü, daha mutlu olursunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder