12 Nisan 2014 Cumartesi

"Philomena" Kilisenin Ettikleri...

   Afişin romantik komedi gibi durduğuna bakmayın aslında bir yandan sıkı bir dram diğer yandan iyi bir din eleştirisi barındırır.
   50 yıl önce bebeciği gaddar rahibeler tarafından başka bir aileye evlatlık verilen Philomena, nihayet sırrını yeterince sakladığına kanaat getirir ve çocuğunu araştırmaya koyulur. Bu ümitsiz arayışında (kendisini daha çok komedilerden tanıdığımız Stiivkuugın) Martinsikssimit adlı bir gazeteci ile yolu kesişir.
   Dar açıdan baktığınızda (aradaki karakter farklılıklarından kaynaklanan) komedi unsurlarını da barındıran iyi bir dram görebilirsiniz. Ancak geniş açıdan baktığımızda "Filomena" içerdiği konudan daha fazla fikir barındırıyor. Din denilen kavramın insanoğlunun fıtratına nasıl işlediğini, uğruna ne acılara katlanılabileceğini, nasıl fedakarlıklar yapılabileceğini görebiliriz. 
   "Dame" Cudidenç, rolünü bihakkın kotarıyor kotarmasına da "pembedizilerokuyan, entellektüel dağıtımdan nasibini almayan, sıkı içen ortasınıf irlandalıteyze" rolü kendisine biraz küçük gelmiştir. Artık daha önceki rollerinden kendisine yapışıp kalan bilge yaşlı rolü nasıl bir şekilde kazınmışsa hafızalara, bu rolde birazcık sırıtmaktadır (bkz.oksimoron tamlama). Stiivkuugın iyidir. Fazla bir hareket, aşırı bir katarsis yoktur. Senaryonun gerçek hayattan alındığı idrak edilip izlenirse daha da etkili olacaktır. 
   Nedir : bu etki filmin ilk bir saatinde idare edip sonraları uyku getirmeye başladığında, senaryo yine bir zıplama yaparak ilgiyi yine yukarıda tutmaktadır. 
   Velhasıl, dram izlemek isteyenleri de, agnostikleri de, deistleri de, ateistleri de(bunu da açıklayın bakalım atayizler !) tatmin edecek bir 98 dakikadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder