Kitap kurdu olduğumu iddia ederim. Tekaütlükten sonra haftada beşe çıktığım çoktur. En sıkıntılı dönemlerimde bile ayda ikinin altına düştüğüm olmamıştır. Altı yaşımdan beri böyle. İlk defa Murathan Mungan'ın şiir olmayan bir kitabını okuyorum. Pek de büyük kayıp sayılmazmış.
Mungan; üç öykülük bu kitabında kelimelerle topaç çevirir gibi oynamakta,satır aralarına bolca serpiştirilmiş aforizmalarla okuyucuya şenlikli anlar yaşatmaktadır. Lakin uzaktan bakılınca birbirleriyle ilintili görünen bağlar (Alice, Aliye, Ali, aynalar, aynalar, aynalar), yakından incelendiğinde yetersiz kalmakta, öykülerin akışı ise evlere şenlik bir hız sergilemektedir. Zaman zaman karakterlerin hissettikleri bir duygunun betimlemesi üç sayfa kadar sürebilmekte ve fakire saç baş yoldurtabilmektedir.
Leman okuyanınız var mıdır bilmem. Orada Bahadır Boysal da çizer. Fazlasıyla kişisel ve uçtur. Meraklısı da vardır. Pek hazzetmem ama okumayı da ihmal etmem. Mungan'ın tarzı Boysal'ın tarzını çağrıştırıyor. Özellikle "Gece Elbisesi" çok rahatsız etti beni. Homofobik bir insan değilim, eşcinsel dostlarım vardır. Lakin metinde geçen "O damar, onun da içinde atmalıydı" veya "Ali, kendi sikini değil, başkalarının sikini istiyordu" türünden (ki öykünün tümü incelendiğinde bunlar oldukça masum tümcelerdir) ifadelerin aslında eşcinsel edebiyata zarar vereceğini düşünüyorum. Bu tarz cümlelerin; kararsız olanları hasım, meyyal olanları ajite edeceğini de düşünüyorum. Anlayacağınız durmadan düşünüyorum.
Bu kitap tehlikeli. Cinsellik konusunda tabularınız varsa uzak durunuz. Çocuklara ve ruhu çocuk kalanlara önerilmez. Ha !.. Anais Nin, Erica Jong, Marki De Sade, Henry Miller ve (aslında ve esasında) Perihan Mağden'e aşina iseniz bir bakın derim.
Bu arada eşcinselliğin edebiyattaki yansımalarının daha gerçekçi ve tokat gibi bir izdüşümünü merak edenler için Perihan Mağden'in "Ali ile Ramazan"ını hararetle öneririm. Çok gerçek, çok sert.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder