16 Ekim 2020 Cuma

"Cha no aji", "The Taste of Tea", "Çayın Tadı": Güzel Film.

   İki buçuk saate yakın (2s27d). Konusu; bildiğimiz serim-düğüm-çözüm klişesinden çok uzak. Japonya'nın kırlık banliyösünde yaşayan bir ailenin hayatının bir bölümünü izliyoruz.
   Balatalardan yanık kokusu gelen sanatçı bir büyükbaba, hipnozcu psikanalist baba, part-time manga çizeri anne, aylak dj amca, aşık go oyuncusu oğulları, kendi dev suretinin gözleri altında şirin bir kız çocuğu Sachiko. 
   Açılış sahnesinden (o ne sakuralı sahneydi o!) itibaren fantazyaya göz kırpmasından belliydi hoşlanacağım. Fantastik unsurlar; hayatınızda göremeyeceğiniz kadar fantastik değil. İzlerken "ne olacak?" değil "neler oluyor?" moduna geçiyorsunuz. Yönetmenin ustalığı ilk 15-20 dakikadan itibaren sizi bir "izleyici" konumuna ustalıkla geçiriyor çünkü. Arada nehirleri, bulutları, güneşi, ayı uzun uzun izliyor; kendi hayatınızda bunları amaçsızca seyrettiğiniz zamanları anımsıyorsunuz. İnsanı yoran değil dinlendiren bir film. Sorduracağı soruları, kör gözüm parmağına usulü gözünüze sokmuyor. Dikkatsizce izlenirse soru bile sordurmadığı söylenebilir. Ancak dikkatli ve rikkatli sinefiller soru sorabilirler, zihinlerinde birtakım zariflikler belirebilir, hoş duygular hissedebilirler. 
   Uzun süresine karşın hiç sıkmayan, sonuna kadar sükunetle izlenen (biraz Japon kültürel emperyalizmi var ama kadı kızında da olur o kadar kusur!), duygulandıran (o açık pencereye ailecek bakmalar falan) süpersonik bir filmdir. Bu sinema filmi kıtlığında iyi film izlemek isteyenlere hararetle öneririm.

1 yorum:

  1. Uzak Doğu sinemasını seviyorum. Bu filmi de listeme aldım. Teşekkürler.

    YanıtlaSil