1970'li yılların ortası, Arjantin'deyiz, kasaba eşrafından avukat Kladyo; bölgenin şık restoranında eşini beklerken bir hödüğün tacizine uğrar. Bu tacizi bertaraf ettiği gibi, hödüğü köpek hayvanının mahrem bölgelerine giriş çıkışını sağlar (elbette sosyal olarak (Kladyo kibar adamdır)). İki saate yakın (1s49d) filmimiz bu sahnelerle açılınca "aha" dedim "beyine takla attıran bir filmle karşı karşıyayım". Yanılmamışım.
Genç yönetmen Bünyamin Naiştat (muhtemelen levanten), yaşının ötesinde bir tecrübe göstererek, şükela bir iş çıkarmış. Bir kere iş iyi kotarılmış. Kullanılan filtrelerden (bildiğiniz 70'li yıllarda çekilmiş film izliyorsunuz hissi veriyor), sekans açılarına, sünmeyen senaryodan, ekonomik (ama yerinde) müzik kullanımına, iyi oyunculuklardan (Dieguito'ya nasıl kıl oldum! (gerçek hayatta da adı aynıymış)) metaforlara; özenli bir iş var.
Öte yandan filmimiz hem bir dönemi yansıtıyor (darbe öncesi gelişmemiş ülke aurası) hem de hep muteber olacak soruları sorduruyor.
- Mevcut düzeni korumak adına ne kadar ileri gidilebilir?
- İlahi adalet diye bir şey mevcut mudur?
- Karma bizi nasıl etkiliyor? (Karma var mı?)
- Güneş tutulmaları sırasında hava kızarıyor mu?
- Filler tepişince, çimenler ezilir mi? (soruya gel!)
Merhaba! Yayınlarınızı okudum ve çok beğendim. Bloğunuzu takipteyim. Sizide bloğuma davet ediyorum davetimi kırmaz gelirseniz çok mutlu olurum.
YanıtlaSilBlog adresim: https://yusufakmann.blogspot.com
Merhaba Yusuf Bey, takipçi listesinde yoksunuz ama olsun:) ağ günceniz kitap üzerine takipe başladım. Takipçiler listesinde görebilirsiniz. İyi okumalar...
Sil