10 Aralık 2020 Perşembe

"Rabbim Beni Doktorlardan Koru!" Beklediğim gibi değil...

 
   İsmail Hakkı Hoca iddialı bir bilim insanı. Biyografisine ve titrlerine (Tıp profesörü, Beyin cerrahı, Bilim Adamı, Düşünür, Teolog, Yazar, Şair, Güftekar) bakınca insan etkilenmeden edemiyor. He also works as the President of CNS 'INTERNATIONAL ASSOCIATION AND NERVOUS SYSTEM SURGERY ASSOCIATION in the USA." diye bir ibare var özgeçmişinde mesela. Buraya tıklayarak araştırdığınızda göremiyorsunuz (ben bütün alt komitelere dahi baktım) ama olsun! Sadece bilim insanı değil, rubailer yazıyor, güfteleri var, edebiyata meraklı, tam benim kafada (yalnızca din ve siyaset konularında ayrı (hem de oldukça ayrı) tonlarda çalıyoruz). 
   Kardeşcağızım bir televizyon programında görmüş, önerdi. Kitaplarını araştırdım, ismi ilgimi çektiğinden bu neşriyatı edindik, başladık okumaya.
   Dört bölümden mürekkep 255 sayfalık kitabımız, Hocanın medimagazin adlı bir sağlık portalında yazdığı makalelerden oluşuyor. Genel konularda kalem oynatan hocanın (akademik dünyanın içyüzünden tutun, mürekkepli kalem kullanımına, klasik Türk müziği makamlarından, "H" faktörüne (akademisyenler bileceklerdir)) okunması kolay bir üslubu olsa da bitirildiğinde akılda iz bırakan pek bir yazısı (bence) maalesef yok. Bunun yanında gerek önsözde, gerek biyografide, gerekse sonsözde (ki her nedense İngilizce bir versiyonu da eklenmiş sona) zahiren bir kendini beğenmişlik kokusu var. Kimi sayfaların sağ yanaklarına afili özlü sözler diklemesine konulmuş (buna benzer alametler rahmetli Yaşar Nuri Öztürk'te de vardı). Nebliyim oldukça havalı da olmuş ancak içindeki cevheri ve marifeti, iltifata tabi olacak şekilde tanıtmak bana itici geliyor. Misal: Gazi Yaşargil Hoca'nın yayınlarına bakınca (buradan) genellikle bilimsel eserler üzerine olduğunu, atıf sayısının pik yaptığını görüyorsunuz. Ancak kendisinin yazdığı kitapta böyle iddialı cümleler olduğunu hiç zannetmiyorum (okuma listeme aldım, karşılaştırma yapmak için onu da okuyiciim). 
   Ayrıca pozitif bilimlerle ilgilenen bir insanın, bilimsel gerçekleri birtakım dini kurallar/ayetlerle açıklamaya çalışması (bu ayetle ilgili de bir açıklama yaparsa seviniriz: tıklayınız) gerçekçi görünmüyor (yaratılışçılığa inanmayı değil bilmeyi tercih etmesi ve bilimsel olarak bunun imkansız olması) Hem suyun başındakilere temenna yağdırması hem de "kimseye müdanaam yoktur" demesi; fakire samimi gelmedi açıkçası. Bu tarzda kitapları bulunan Ahmet Rasim Küçükusta hocanın kitaplarının yanına bile yaklaşamaz. Yine de siz bilirsiniz.
PS: Empty can loudly sounds! (ben de bir ingilizce kelam bırakayım bari!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder