Elektrik Mühendisi Nuray Hanım'dan 500 sayfalık bir ilk roman. İlk roman olmasına karşın polisiyelerin o okuru tuttu mu bırakmayan havasına sahip. Polisiye roman nasıl yazılırsa öyle yazılmış. Bir cinayet, çözmeye çalışan insanlar. Ancak romanımızı polisiye olarak adlandırmak için (elbette fakire göre) katilin son ana kadar ortaya çıkmaması ve sonra okuru şaşırtarak, ters köşelere yatırarak son sayfalarda bir açıklama olması beklenir.
Fener Balığı böyle yapmıyor. Ortanın sonlarına doğru katilin kim olduğunu biliyor, bazı sayfalarda onun anlatımıyla dahi sayfaları çevirmekteyiz. Bu açıdan bakıldığında romanımıza polisiye roman değil "polis" romanı demek daha doğru olur gibime geliyor. Çünkü, cinayeti çözmeye çalışan polis ekibinin oldukça ayrıntılı bir karakter çalışması, olayların gelişmesi gayet güzel verilmiş. Ortalara doğru artık gözünüzde canlandıracağınız kadar ete kemiğe bürünüyorlar. Katilin kim olduğunu bilmemize karşın son sayfalarda yükselen tansiyon nedeniyle son sayfaya kadar merakla okunuyor. Bu biraz da ilk sayfadan itibaren karşımıza çıkan (adeta karikatürize edilerek işlenmiş) para ve güç meftunu zayıf karakterli antagonistten (ne işim olur antagonistle?) kötü adamdan kaynaklanıyor sanırım.
Kendimizden polisiye yazarlarına ilgi gösterelim ki, daha iyi işler okuyabilelim. Bu da okunmayı hakeden bir iş.
Not aldım. Teşekkürler:)
YanıtlaSilİyi okumalar:)
Silnadirkitap'tan sipariş ettim hemen:) seriymiş hem de, ikinci kitabı bukalemun da çok güzel yorumlar almış..:)
YanıtlaSilHımmm, onu da okuyciiz mecburen:)
YanıtlaSil