Yok ! yeniyetmelikten beri özel efekt olayının (o zamanlar maketti, kuklaydı. (bkz.Dünyayı Kurtaran Adam) CGI'ın daha hastasıyız ama (bkz.Ayhan Sicimoğlu)) peşinde koşan bir insanım. Ondan dolayı üç buutlu izlemek için gittim üç saatimi harcadım. Yoksa senaryoda falan öyle kafa yoracak bişiy yok.
Heripotır'ın ekmeğini (daha da) yemek isteyen bir ceykeyravlings, "bizde niye yok diyor" diyen Amerikalıların gönlünü hoş etmiş, (olmazsa olmaz) tarihi niyork atmosferinde "alohomora"lı "dambıldor"lu bir film çekmiş.
Görsellik olarak diyecek bir şey yok. Üç saatin sonunda başım bile ağrımadı ve perdeden dışarı fırlayan hayvanat öyle fazla CGI kokmuyordu. Lakin sündürüldükçe sündürülen filmimiz, senaryo dünyasının en klişe işlerinden biri olan iyi ile kötünün hikayesini iyi kötü anlatan Heripotır serisinin bile altında bir iş çıkarmış. Kötünün kim olduğunu filmin ortalarına kadar anlamadım. Karşısındakiyle konuşurken hep sağ omzunun altına bakan bir Ediredmeyn (bu adamı Yılmaz Morgül'e benzeten bir ben miyim ?), yüzü asla akılda kalmayacak bir sıradanlık içeren Ketrinvootırstın (hani oyun gücü de aman aman diyil), her daim kumarhane krupiyesi gibi giyinen bir Kolinferıl, ve en son sahnede arzı endam eden Canidep (ki yaşlandırma makyajında fazla çalışmalarına gerek kalmamış) filmin artıları sayılmaz.
Ha ! fakir gibi CGI manyağıysanız gidebilirsiniz ama izlerken bir türlü kendimi veremedim, hikayenin içine giremedim, sonraki sahneyi merak edemedim. Siz bilirsiniz yani.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder