Üstüste Palahniuk okuyunca bünye nevrotiğe bağlıyor. Kesinlikle önermem.
Hah ! insani uyarımı yaptım, gelelim kitaba.
Açıp okumaya başlayınca, diyorsunuz "bu ne !". Çevirmenimiz Gökçe Çiçek Çetin balataları mı sıyırttı ? diyor, malum kaynaklardan ingilizce PDF'ine bir göz atıyorsunuz. Yok hayır çevirmenimiz gayet özenli (hatta aslından daha özenli) bir iş yapmış. İlk yirmi sayfadan sonra üsluba alışıyor dalıyorsunuz kitaba.
Değişim programı ile cesur yeni dünyaya gelen bir öğrencinin (pigme) (kitapta açık edilmiyor ama benim zihnimde nedense Kuzey Kore canlandı) izlenimleri. Her yere tekme atan bir kitap bu. Durmadan uçan, dönen, yakan tekmeler atıyor. İlk sayfalardan başlayarak amerikan rüyasını zangır zangır titreterek sarsıyor, bu sarsıntıyı dili hoplatıp zıplatarak yapıyor üstelik (gözlerin su kanaması, tavuk pençeli anne, kapıların duvara iyileşmesi gibi tanımlamaları zihninizden bir kez daha geçirmeniz gerekecek). Anlatıcının gözünden eleştirilen kapitalizm olsa da, anlatıcının perspektifi ve yaşadıkları totaliter devletçiliği de pataküteliyor. Adeta hergele meydanında herkese saran bir apaçi yahut ayarı tutmamış arapaşı çorbası (benzetmelere gel !)

Diyeceğim : rutinden sıkılma dönemlerindeyseniz; iyi kitap, alın okuyun. Mebzul miktarda huzursuzluğunuz olacak.
Heyheyli dönemler yaşıyorsanız, zinhar yaklaşmayın.
Hep de tipsiz fotoğraflarını koyuyorum ki yazı altlarına Çaki Bey'i sevmediğim bilinsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder