Uzun zamandır ilk kez zevkle izlediğim bir westerndir.
Evet, standart westernlerde kullanılan tüm klişeler vardır. Ama bunun üzerine fazladan bir şeyler daha vardır ki, anlatması zordur. Misal : gerek görsel olarak, gerek senaryo olarak wesendırsınvari (dilimize böyle de bir sıfat kazandırdığım için pek kıvançlıyım) bir hava var. Görsel yönetmen, temiz renklerle aydınlık bir filtreyi tercih etmiş, iyi de olmuş. Başrolü canlandıran yeniyetme Kodisimitmekfii role cuk oturmuş, keza Silas'daki Bay Fesbendır da öyle. Müzikler şûkela. Yeni Zelanda'nın (orada çekilmiş) coğrafyası, göze cila.
84 dakikalık filmimiz, ilk sahnelerinden itibaren izleyiciyi yakalıyor. Olay örgüsü standart kovboy filmi gibi ilerlerken, arada "bu neydi şimdi ?" dediğimiz anlar var (misal Jay'in zenci müzisyenlerle olan diyaloğu). Geymoftrons'daki "Tazı"yı da düşünceli baba olarak görmek ayrıca gülümsetiyor dikkatli sinefili. Zannediyorum, bir sene kadar sonra ikinci izlemede verilmek istenen subliminal mesajları daha iyi çözümleyebileceğim.
İngiliz gözünden kovboy filmi çekmek demek böyle bir şey. Klişelerin üstüne kendinden de bir şeyler katıp, faraza standart hamburger ekmeğinin içine portakallı ördek gibi bir şey koymak. Sinema sevenlere önerim, izleyin pişman olmazsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder