"Değil Efendinin Renk ve Korku Meselleri"ni okumaya hallenince yazarımızın önceki kitaplarına bir girizgah yapalım dedik ve başladık "Çıt Yok"u okumaya.
Helbet, kitap ve yazar hakkındaki bir iki tanıtım ve eleştiriyi okuduktan sonra kitabın yapraklarını çevirmeye başladık.
İkinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul, konsolos memuru Sohrap, torunu İskender, konsolos katibi Perizat ve Eyüp Vampiri arz-ı endam ettiler. Anlatıcı; kâh bir dış ses oluyor, kâh kitaptan biri. Her bölüm kendine özgü bir incelik içeren başlıkla takdim ediliyor. Dönemin İstanbul'u (Asla İOA kitaplarında görülmeyen bir sadelikle) tasvir edilirken, olaylar ilginç bir sarmala doğru ilerliyor. Birbiriyle ilintisiz görülen sorular öyle bir raddeye geliyor ki gittikçe azalan sayfalarda bu düğümün nasıl çözüleceğine dair soru işaretleri beliriyor zihinde.
Bunu çözmek için sonuna kadar gelmelisiniz. Arada kimi diyaloglarda zihin şenlendiren cümleler bulmak mümkün. Misal : "Şark edebiyatının büyük ustası Şeyh İspir'e (yok böyle bir usta !) göre aşk deliliğin tam tersiymiş. Deliler kendilerini iki kişi zannederken aşıklar iki kişiyi tek bir varlık zannedermiş."
Fakir, kitabı üç çalışma gününde sadece akşamları bitirdi. (yani hızlı akıyor) Bitirdi bitirmesine amma içinde bir tamamlanamamışlık hissi çöreklendi kaldı. Mecbur, yazarımızı daha iyi anlamak için son kitabını da okuyacağız. Ancak o zaman üslup hakkında daha iyi yazacak kıvama geliriz diye ümid ediyorum.
Velhasıl ilk başlanacak bir İsmail Güzelsoy kitabı değildir. Diğerlerini okuyalım hangisiyle başlamak (yahut başlamamak) gerektiğine daha iyi karar verebilirim der ve huzurlarınızdan çekilirim değerli kâri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder