28 Temmuz 2025 Pazartesi

"Mürebbiye" Hüseyin Rahmi'den Beklenen Frekans.

Mürebbiye | Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 

   Matmazel Anjel, aile mesleğini (mesleklerin en eskilerinden olduğu söylenir) değiştirmek için Der Saadet'e gelir. Dehri Efendi'nin konağındaki iki sabiye frenk ilimleri öğretmeye başlar. Bu arada mesleki alışkanlıktan olacak; Amcabey, Sadri ve Şemi (Dehri efendinin kardeşi, damadı ve oğlu) aşk üçgenini kurar. Olaylar gelişir.

   Beklenen HRG romanı. Pembe dizilere taş çıkaracak bir senaryo (ama kurgu yüzünden avantür sinema filmi daha iyi olur), pek şükela sahneler (özellikle masa altı sotelenmeleri pek şenliklidir), arada dönemin (1898) popüler edebiyat ve bilim dünyasından alıntılar, göndermeler (ki bazen üstadın Molyer (Molierre), Dekart (Descartes) diye yazmasını mı taklit ediyorum? diyorum kendi kendime!), pek teatral ve şenlikli bir final, istiklal marşı, kapanış.

   Fazla da hacimli olmayan (162 S.) kitap, özellikle tatil yolculuklarında tatlı tatlı okunur, yol uzunsa gidişte, kısaysa dönüşte de bitirilir. Öneririm yani. 

 

Üstadın yaptığı kimi betimlemeler fakiri güldürdü. Erinmeyip birini alıntılıyorum: Üstad Dehri Efendi'nin kızkardeşi Melahat Hanım'ı betimliyor: "Melahat'ı görenin "uzun servilerden uzundur boyu, ince fidanlardan incedir beli" şarkısında boy uzunluğu ve zayıflık hakkında hiç de şairane olmayan abartıyı çok görmeyeceği gelir.

   Erkeklerde bile nadiren rastlanan telgraf direği gibi ince uzun bir vücudun üzerine kadınlarda hiç rastlanmayan irilikte ve uzun çapı diklemesine gelmek üzere oval bir kafa geçiriniz... Bu oval yüzün üzerine de Çinlilerinkine benzer, o kadar çekik kaş, göz, ağız, burun resmediniz ki güya Melahat Hanım lastikten yapma bir insanmış da iki kişi ayaklarından diğeri tepesinden tutarak o lastiği çekebilecekleri kadar uzatmışlar, bütün organlarıyla beraber yüz hatları da bu çekiliş nispetinde çarpık bir resim ortaya çıkararak kıpırdamadan öyle kalmış sanılsın... İşte o zaman Melahat Hanım'ın fotoğrafını diyemezsem de aslına pek benzer bir krokisini gözünüzün önünde canlandırmış olursunuz...

   Tavan süpürgesine kadın esvabı giydirmişler gibi, Melahat Hanım pelerinli, kat kat dantelalı yeldirmesini giyip bullu beyaz başörtüsünü de örterek bahçeye, koruya, bostana çıktığı zaman rüzgarın o uzun boya, o çirkin endama verdiği dalgalanmadan ürkerek bütün yabani kuşların kaçıştıklarını gören bahçıvan, Efendi'den ebelik ve jeoloji dersleri dinleye dinleye zekası bayağı gelişmiş olan o herif, bu halden ders alarak bostana diktiği korkulukları Melahat Hanım'ın şeklinde yapmaya başlamış ve çok işe yaradığı için bu model bütün civar bostanların bahçıvanları tarafından örnek alınmıştı."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder