23 Temmuz 2025 Çarşamba

Salamina-Zachintos-Lipari-Cagliari Ya da Yunanistan, Sicilya, Sardunya Hem de Yelkenle.

 
   Üstte sağdaki foto seyrimizin ilk bacağı, soldaki foto da vardiya arkadaşım Hans dümen tutuyor. Böylece açıkladıktan sonra başlayalım yazmaya...
   Efenim; neden herkeslerin akıllı uslu uçakla gittiği yerlere yelkenle gittim kısaca açıklayayım: crewbayden uzun zamandır yazışıyorduk. Martin (Spirit of Ziana St.nin kaptanı), çık Atinaya gel, Cadiz'e kadar bir ay seyir yapalım deyince ikiletmedim ama bir ofis kölesi olarak bir ay gidemeyeceğim için Sardunya'ya kadar kavilleştik. Yelkeni seviyorum, denizi de öyle, farklı insanlar tanımak ise artısı oldu. Atina'ya uçtuk, Salamina'ya (Atinanın hemen altındaki en yakın ada) feribotla geçtik, dingiyle (teknenin küçük botu) kayığa bindik. Amerika yapımı 25 mt. uzunluğuna mukabil, 2.5 mt. gibi bir eni olan, iki ana direkli bir seyir kayığı. Yaşam yerleri, buzdolabı, tuvaletleri dar. Su&yakıt&pis su depoları geniş. Seyir için ideal. Tayfa şöyle: skipperımız (Martin) İsveçli, vardiya arkadaşım (Hans) İsviçreli, diğer vardiyadaki (iki tane gencecik kız, 1i Martinin öğrencisi) 1 Avustralyalı (Anna) ve 1 İsveçliyle (Celina) fıkra gibi olduk ama çok iyi anlaştık. Çoğunlukla yelken yaptık, toplamda 3-4 gün motor seyri yapmışızdır. Kalan 9 gün hep yelken. Limanlarda hep demirledik (bağlama paraları ciddi üzüyor insanı). 5 Kişi 17 gün toplam 250 lt. tatlı su harcamışız (acaip ekonomiğiz, çünkü depo küçük), elektriği hiç dışarıdan almadık, seyir kumanyalarımız en fazla 90 EUR tuttu (5 kişinin 4 günlük yiyeceği (memleketim pahalı!)). Demirlediğimiz yerlerde hep güzel yerlere gittik ziftlendik. Buna rağmen 18 günlük tatil, memleketimdeki bir haftalık (o da 7 gün altı gece) YP vasat otel tutarından düşüktü. 

   Tek sorun karada fazla zaman geçirmediğimiz için limanlarla ilgili fotoğraf ve gezi bilgim pek kısıtlı. Yine de gezdiğim kadarını yazmaya çalışayım. 
SALAMINA
   Atina'nın hemen altındaki en büyük ada. Pek öyle gezilecek bir yeri yok. Pire'den (Atina'dan belediye otobüsü bile çalışıyor, içi sayılır) 7 gün 24 saat feribot var (15 dk.). Çok büyük bir ticari limanı ve sağlam kapasiteli bağlama yerleri var. 
ZACHINTOS
  Korinti geçmeyi pek istiyordum ama adamlar kanal geçişine 500 EUR isteyince Morayı dolaşmaya karar verdik. Çok da iyi yapmışız. Harika bir hava vardı (20-25 knot rüzgarla 8-10 mil arası süratle gittik). Zachintosa vardık. İyi gezgin dostlarımdan "oraya gitmeyi planlıyoruz, nasıl bir yer?" sorularını duydum sıklıkla.Benim gördüğüm kadarıyla diğer adalardan pek de bir farkı yok. Hani gümrüğün, merkezin olduğu yeri al Midilliyle, Sakızla, Sisamla karşılaştır bir farkını göremezsin. En büyük turistik atraksiyonu: karadan ulaşımın olmadığı bir uçurumun dibindeki gemi enkazı. Turlar oralara gece parti seferleri düzenliyor, deli partiliyorlarmış dediklerine göre. Pas geçtik, dinlenmeye ihtiyaç var. Yunan mutfağının Ege tarafındaki esintileri de yok. Ne kabak çiçeği dolması var ne de doğru dürüst bir zeytinyağlı, ahtapotu da öyle güneşte kurutarak falan yapmıyorlar (sert). Mutad üzre sahilin bir arka paralelinde ana caddesi var. Burası tam turistik. Akşam kalabalıktan geçilmiyor, dediğim gibi diğer adalardan bir farkını göremedim.

LİPARİ
   Benim vardiyaya denk geldiği için (04:00-08:00) Messina'yı tek başıma geçtim. Siyaha boyanmış ışıksız balıkçılar için uyarılmıştım (AIS'i falan da çıkmıyor mendeburların) sadece iki tane denk geldi. Nefis de bir ay vardı, sorun çıkmadı. Sicilya'nın altında Stromboli yanardağının da bulunduğu bir takımadalar var Eolie adaları diyorlar. Vulcano Piano'da (yarı aktif bir volkanı var) bağlamayı bırak demir yeri bile bulamadığımızdan adaların en büyüğü Lipari'de kalenin hemen karşısına demirledik. 
   Lipari güzel ada. Fiyatlar (hem İtalya'nın en güneyi hem de volkanik hem de ada oluşundan) İtalya'dan pahalı. Yine de memleketimle aynı sayılır! Kalenin sağı ve solunda bir merkez var. Aynı denizin karşı yakasındaki Tunus, Fas gibi benzer şehirleşme. Medina (merkez) ve buna bağlı dar sokaklar.
   Kilisenin olduğu küçük bir meydana bağlı daracık (araç giremez) sokaklar, tasarım atölyeleri, güzel trattorialar (lokantanın italyancası (restoran her yerde restoran)), sanat galerileriyle Lipari küçücük cesametine karşın şaşırttı beni. Demirlediğimiz 2 gece de açık müzik etkinlikleri vardı meydanda. En iyi cannoliyi Sicilya'da, bunun da iyisini Lipari'de yaparlarmış. Evet! Dedikleri kadar vardı. Risotto da iyiydi. Başka lezzetler de öyle. Toplu taşıma duraklarını gördüm ama hiç otobüs görmedim. Halkı iletişime açık, nazik, güleryüzlü, yardımsever. 
Buranın da en turistik atraksiyonu adanın en güneyinde bulunan dik adacıklardan günbatımını izlemek. O saatlerde gezi teknesi doluyor mübarek yer. İtiraf edeyim günbatımı etkileyici.

CAGLIARI
   3.5 günlük bir seyirden sonra bu gezimin en büyük şehrine demirledik. Hemen doğudaki plajın açıklarına. Bu arada plajla ilgili bir bilgi: çok uzun bir plaj ve sabahın erken saatlerinden itibaren pek kalabalık. Güneş batana kadar da (neredeyse şemsiyeler birbirine değecek) bu yoğunluk devam ediyor. Şaşırdım doğrusu. (sıcaklık hiç 30 C'nin altına düşmedi). Mimari aynı, sadece diğer limanlarımızdan biraz büyük. Konuşulan dil farklı, bayraklar farklı ama kültürler çok benzer (öğle 12yle 4buçuk arası her yer kapalı kimseler yok etrafta)(akşam yemeğine 8de oturup 12de kalkıyorlar)(hiç aceleleri yok)(bayılıyorum!). Burası koyun peyniriyle ünlü. Bir iki numune aldım, tadımda biraz bişiyler alır gibi oldum (Bkz.6 ay önceki beyin kanamasından koku ve tat yetilerinin gitmesi). Çalışıciiz!
   Toplu taşıma yaygın ve çok kullanılıyor. Kredi kartı geçmiyor, tam para vermeniz gerek 1.3 EUR. ama kimi zaman şoför bilet bitti ilerle diyor, ilerliyorsunuz. Sahildeki ana caddeden ziyade yokuşa tırmanan küçük sokaklarda hayat var. Tepeyi kolaylayınca da oranın cumhuriyet meydanına geliyorsunuz. Akşamları pek bir piyasa yapılıyor. Tepenin üstündeki kaleye yürümeyi gözüm kesmedi o yüzden fikrim olarak kadar bilgim yok. Başka da gezemedim. Bu mevsimlerde gitmek akıl karı değil, taşlardan ateş çıkıyor. Ancak denizde ya da demirliyseniz esintide rahatlamak mümkün yoksa nefes alınmıyor sıcaktan. 
   Her limanda patates kızartmasının 5 para olup karidesin kalamarın 6 para olmasına yine şaşırdım (ki yıllardır böyle bu!). Sokak arasındaki küçük pizzerialarda bile aperol spritz hazırlamayı bilmeleri (bizde niye yok diyor insan) hüzünlü. Turistler fazla (hep aceleleri var, yemeği bile aceleyle yiyorlar). Halkı rahat. Kadınlar erkekler flörtöz (flört iyidir). Yaşanır yani! Hiç bir limanda zincir bir marka yok (starbaks yok mekdanılds, zincir markalı konfeksiyon yok. Herkes yerele kaynak sağlıyor. Ne güzel!
   15 günlük seyirden sonra demirleyip de hava yükselince (bağladığın yerde düşmemek için yatağa tutunarak uyunması) son gece otelde kalıp 40 dakika falan duşun altında kaldım (ilk kez, çünkü seyirde denize girdikten sonra 2 bardak suyla kafadaki tuzu atıyorsun, duş falan yok. Terleyince yelkenleri mayna edip açık denizde yüzülüyor), elimi kolumu açıp öyle yattım (kayıktaki yatak 50-190 cm.), insani boyutlarda klozet kullandım (marin tuvalet, düdüklü tencereden biraz büyük (o da 4 lt.liğinden)), düz zeminde yattım (Lipari, Sardunya seyrinde hava 1.5 gün 25 knotun altına düşmedi, gece 30u bulunca yataktan düştüm, camadana kalkışınca sırılsıklam oldum serpintiden gecenin 3ünde) Ama yine gider miyim, giderim. Psikolojide bir bozukluk var. Yapacak birşey yok!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder