26 Aralık 2023 Salı

Kısa Kısa Üç Film. "Napolyon", "Masumiyet" ve "Hayat"

 NAPOLEON
   Sör Raydliskat 23 yıl sonra Cekiinfiniks'le film çekmiş. Kaçırmadım tabi. Uzun (2s38d) ama akıyor bir şekilde. Görkemli bir prodüksiyon, nefis çekimler, iyi oyunculuklar, muazzam bir sanat yönetmenliği, çok iyi zenaat. Ama kıdemli yönetmenimiz yorum katmadığından, iyi işlenmiş bir belgesel izlemiş gibi oldum. Zaten Napolyon pek sevdiğim bir tarihi karakter değildir. Üstüne özenli bir film yapılmış olsa da hayatını izlemek fakiri baydı. Önerir miyim? Önermem!
MASUMİYET
   Gençliğimde (bir zamanlar maziye bak!) geçen yüzyılda izlemiş ve pek de hazzetmemiştim (bazı şeylerin anlaşılması için zamana ihtiyaç varmış). "Hayat"ı izledikten sonra bir kez daha izleyeyim dedim. Sıkı filmmiş. O zamanlar için uzun sayılır (1s50dk). İzlerken dönemin İzmir'ine, Ankara'sına üzücü bir nostalji hissiyle bakakaldım. Neğacaip yıllardı yahu! Neyse; filmimiz ağır. Yorgunsa zihin, izlemesi kolay değil. Ama hayata başka açılardan bakmak, kavramları anlamak, sinemayı okumak arzusundaysanız arşive atarsınız fakir gibi. Üstelik gencecik Güven Kıraç'ı, Haluk Levent'i, Derya Alabora'yı bombastik oyunculuklarla izlemek de cabası. 
HAYAT
   Hiç bir eleştiri ve bilgi kurcalamadan girdim Sayın Demirkubuz'un son işine. Çok uzun çıktı (3s13dk). Yazılar çıktığında kafamda deli sorular var mıydı? Elbette! Üstelik bunların bir kısmı yönetmenin bilerek açık bıraktığı sorulardı (Hicran niye kaçtı en başta?). Rıza'nın ekseninde yürüyen senaryo bir anda Hicran'a döndü. Olsun, Hicran'ın hikayesi de Rıza'yı aratmadı. Cem Davran'ın 20 dk.lık tiradı sıkmadı (ki fakir kendinden bir şeyler buldu o karakterde (buldukları hoşuna gitti mi? Gitmedi!)). Rüyaların kullanımı beni benden aldı. Çok ince görmüş! Sonu hiç beklediğim gibi çıkmadı ve bendeniz buna pek sevindim. Bitişe yakın görünen hayat ağacını şöyle bir düşündüm altında Hicran uzunca ağlarken. Örümcek ağları, kuruyan dallar. Buna mukabil yeşeren filizler, havalanan kuşlar. Aynı hayat. 
   Aradan fazla zaman geçmeden yine izlerim. Arşivime de alırım. Ahlat Ağacı'nın başrolünü burada pespaye bir yan rolle harcamasının; efsanevi Zeki&Nuri çekişmesinin bir tezahürü olarak görmeli miyim? Bilemiyorum Altan! Her an her şey mümkün bu hayatta. Ancak divâne gönül ister ki gerçek hayat da filmdeki gibi olsun her şey. Geç olsun, güç olsun ama olsun!

PS: Okumalar sektede ama yazmak da bir illetmiş. Bari film yazayım dedi alt akıl.

2 yorum: