Şiir kitapları diğerleri gibi değil, öyle başlayınca hemen bitmiyor. Başucumda iki ayı aşkın zamandır duruyor. Yatmadan önce kâh başından kâh sonundan bazen ortasından okumadığım şiir kalana kadar kıraat ettim. Yine insanın iman tahtasında değişik yerleri titreten satırlar. Okununca uykuları kaçıran dizeler. Velhasıl, alçak bir rafımda dursun ara ara yine bakarım ben. Yazarımızın gönül koyacağını zannetmediğimden bir alıntı aşağıda.
Dur Ruth,
aşkın karanlık yüzünde dur, öylece.
Hep.
Böyle dursun aşk her zaman hayatında.
Karanlık yüzünde dur aşkın,
sus. Tamamı buydu, de.
Bütün yavanlığıyla süren insanların
kuytularında kal. Orda kal.
Unut Ruth,
unut sen
ben sürdürürüm kalan kısmını, hattın bu ucunu
kervanlar ve sahrayla
kendime de sana da ağlarım.
Sen sus Ruth, sen konuşma,
sen yavan hayata katıl
orda sürdür mutsuzluğunu.
Sahra nasılsa geçeceğin yer değil.
Ah, Ruth, hala sevgili Ruth,
ortalıkta dönen yalanlarını hissettim, hep.
İsteseydim kolayca ortaya çıkardı.
İstemedim. Senin kendinden kaçırdığın şeyleri
ben nasıl ortaya koyardım!
Sen kendini kandırıyordun,
seyircin oldum
yalanlarını oynayışını seyrettim.
Son âna dek.
Kendini ikna ettiysen beni de ikna et
istedim.
Ruth, mutsuz meleğim.
Sen inandırmakla, inandırmamak arasındaki
o siyah noktada durdun.
Bunun adı işte: zulümdü.
Bu zulümde sen beni bütün uçlarımdan çarmıha gerdin.
Ben bütün uçlarımı kanatarak kopardım kendimi ordan.
Tekrar tekrar,
tekrar tekrar kanattım Ruth,
senin istediğinden fazla kanattım kendimi.
Kendimi kendi zulmümde tuttum, orda kaldım.
Onu çektim.
Yapmasa mıydım Ruth?
Bunun cevabı artık anlamsız.
Ben zaten Ruth, bana gelecek olan o zulmü gördüm.
Sendekini, sendekileri.
Bendeki tamamlanmadı henüz.
Son sözü benim söylemem neyi değiştirdi?
Hiçbir şeyi.
Bir çocuğun, senin çocuğunun Ruth, kendini
kandırmasından başka neyi ifade eder bu?
Hiçbir şeyi.
Benim son sözü söylemem, bendekileri,
hala bende kalanları
sana eksik gelenleri,
hala söylenecek olanları bitiriyor mu?
Hayır.
Senin eksik kalanlarını bana söyleyeceklerini
tamamlıyor mu?
Hayır Ruth,
eksik kalanlar çoğalıyor aramızda.
Şimdi, bende kalan boşluğu doldurmak üzere
borçlu değil misin - kendi mutsuzluğunu da
benim mutsuzluğumu da borçlu değil misin bana?
Ama bırak öyle kalsın.
İnsanın yüreğinden geçmeyen borçlar ödenmezler.
Sen Ruth, sevgilim Ruth,
hattın öbür ucundaki derin sessizlik!
Sus. İstediğin kadar sus artık. Öyle kal.
Kervanları ben yalnız geçiririm sahradan
sen yalan hayatını sula.
Aşksız hayatın kenarında dur.
Sana verilecekleri bekle.
Tamamı buydu, böyle de.
Ama Ruht, ben,
benim söylediklerime,
benim çığlıklarıma inanmayanların söylediklerine,
onların çığlıklarına artık inanmayacağım.
Söz Ruth.
Sen benim çığlıklarımı duydun,
bana en yakın uzaklık sendin.
Bir tek sen duydun çığlıklarımı
artık Ruth,
senin söylediğin hiçbir şeye inanmayacağım.
Bende kitaplığımda hep gözümün önünde tutuyorum. Açıyorum altı çizili yerlere bakıyorum, bazı yerleri neden çizmemişim diyorum. Bazı yerleri tekrar çiziyorum. Ben şiir sevmeye Birhan'la başladım diyebilirim.
YanıtlaSilBen ikinci sortilere başlayamadım henüz, ama sizinki gibi bir sıra takip edeceğimi öngörüyorum ;)
Sil