22 Ocak 2023 Pazar

"Üç Renk Mavi", Acıyla Başa Çıkmak ve Özgürleşmenin Zorlukları!

 Geçen yüzyılda İstanbul Sinema Günleri'nde (daha festival bile değilken) izlemiştim. Cehaletin ferahfeza gamsız sularında yüzerken sığ bir bakışla değerlendirip sıkılmıştım. Sonra Kezlovski ustanın diğer işlerini görünce, kendisini uluslararası sinemada ünlendiren Mavi'yi bir kez daha izleyip daha farklı yorumlar getirmiştim. Son zamanlarda yaşadıklarım yüzünden bir kez daha izlemem gerekti. Babylon'dan sonra ilaç gibi geldi.
   Julie acıyla tanışır. İlk başlarda hayatına son vermeye kalkıştıracak pek cesametli bir acıdır bu (lakin hayat tatlı, Julie'nin intihar girişimi akamete uğrar (hoş başarsa ne olacak?)). Acısını çağrıştıracak herşeyleri atar hayatından (kaşaneden, çocuksuz apartman dairesine taşınma, kocasının yarım konçertosunu çöpe atma, tüm bilinen çevreyi, insanları, eşyayı terk). Ancak acısını anımsatanlardan ne kadar uzaklaşmaya çalışsa da , bunun ipuçları, çağrışımları onu bırakmayacaktır (kah bir sokak çalgıcısının çaldığı ezgilerde, kah bir televizyon ropörtajında, kah evinde yavruyalayan farede, kah kocasının sevgilisinin doğacak çocuğunda). Böyleyken Julie acısıyla yüzleşerek yeni bir başlangıç yapacak ve filmin başından beri dökülmeyen gözyaşları (cülyetbinoş tüm film boyunca dolu göz pınarları ile oynuyor ama bir damla yaş dökmemeyi başarıyor) en nihayet serbest kalacaktır. 
   Kezlovski usta filme müzik yakıştırmamış. Müziğe göre film çekmiş. Filmi adsız olarak piyasaya verseydi zaten ismi şizofreninin rengi Mavi (Bkz.Mavi At Kafe 5evler)  olurdu. Julie'nin kızının şeker paketinde, kocasının nota dosyasında, yüzme havuzunda, balkon camlarında, konçertoyu yazdığı kalemde, taktığı yüzükte ve daha farkedemediğim birçok ayrıntıda mavi karşınıza çıkıyor. Duyguların kırılma yaptığı noktalarda ekranın kararıp konçertonun farklı bir partisyonunun duyulması ve sonra yine aynı yerden aydınlanıp devam etmesi çok çarpıcı. Flüte yüklenen anlam da dikkat çekici. Hülasa, acıların üstüne (Acıyı bal eyleyen Hasan Hüseyin'e bin selam!) özgürlüğünü oluşturmak kolay değil ama sonrası iniş yokuş aşağı.
   İzleyelim, düşünelim.

2 yorum:

  1. Çok uzun zaman önce izlemiştim, konusu Orkide Evi isimli romana çok benziyor, kitabı sevebilirsiniz benim çok hoşuma gitmişti:) Şu ara bir şeyler yazıyor gibiyim, kahramanlardan biri Kieslowski'ye deliler gibi hayran:)) elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazik yorumunuz için ben teşekkür ederim. Kieslowski de hayran olunabilecek gibi ama :)

      Sil