Umulmadık bir sağlık sorunumun çözümü için bir aya yakın zamandır hiperbarik oksijen tedavisi almaktayım. Çok derde deva bir yöntemmiş! Basınca dayanıklı bir tüpün içine giriyorsunuz, önce 14 metreye kuru dalış yapılıyor (içeriye hava basılıp, basınç arttırılıyor), sonra üç fasıla (25 dk.soluma, 5 dk. dinlenme) saf oksijen soluyorsunuz. Sonra basınç eşitleniyor. Geçmiş olsun!
Benimkini geçelim, en sık gördüğüm rahatsızlıklar: ani işitme/görme kaybı, şeker hastalığının geçmeyen yaraları, femurda nekroz gibi tatsız durumlar. Neyse ki bu tedavi faydalı oluyor. Gelenlerin çoğu sağalmış olarak dönüyorlar hayatlarına. Peki bunu neden kitap ağırlıklı ağ güncemde yazıyorum? Şöyle açıklayayım: kabin içine herhangi bir elektronik alet alınmıyor, aydınlatma çok iyi, içeride geçirilen zamanın büyük kısmında ağzınızı ve burnunuzu kapatan bir maskeyle duruyorsunuz. Haliyle cep telefonu ile oynamak ve konuşmak yasak. Bu durumda yapılacak tek şey okumak. Gittiğim merkez, gayet ilgili kadrosu ve okumayı teşvik edici uygulamalarıyla, fakiri pek mütehassis etti. Kabinin hemen yanındaki kütüphanede; okunmayıp çöpe atılacağı yerde raf doldursun türü kitaplar değil güncel ve okumaya değecek hazineler var. Böylece, hayatlarında en son kitabı edebiyat ders ödevi olarak bitiren kişiler, okumaya bir adım yaklaşıyorlar. Gelenlerin onda biri yaklaşsa, kârdır.
Fakir ise bu durumu on yıl önce okuyup bitirdiği bir seriyi yeniden hatmetmekle değerlendirdi. Lawrence Block'un Oğlak Yayınlarından çıkan "Bernie Rhodenbarr Polisiyeleri" serisi. Aşağıda isimleri yazılı 10 kitaplık bu seri yayımlanalı on yılı geçmiş. Artık Oğlak Yayınlarının web sayfasında bile esamisi okunmuyor. Yani bulunması hayli zor (kendi adıma "Spinoza Felsefesi Öğrenen Hırsız"ı Milli Kütüphanedeki kopyasından fotokopi çekerek edinebildim.).
Klasik polisiyelerin aksine kahramanımız Bayan Rhodenbarr'ın sevgili oğlu Bernie bir hırsız. Klas bir hırsız ama. Barnegat sahafının sahibi, zahiren bir kitap simsarı. Kedisi Raffles, lezbiyen bir can dostu Carolin Kaiser, evindeki zulaları, snop (Martin Gilmartin favorimdir) networkü (ne işim olur networkle) çevresi, bitmeyen okuma aşkı (ne de güzel şeyler okuyor bilseniz!) ile tipik bir New Yorker. Tüm kitapların kurguları birbirine benzer. Hırsızlık yaparken birtakım aksilikler çıkar, kahramanımızın başı derde girer, sona doğru tüm şüpheliler müsait bir yerde (kitabevi olur, şüphelinin süpersonik salonu olur, kilise olur, her türlü!) toplanır, Rhodenbarr güzel bir konuşma yaparak düğümü şıpınişi çözer (Agatha Christie ve Hercule Poirot'ya selam olsun!).
Arka arkaya okuyunca biraz tekrara girse de kanımca kitapların başarısı: aktarmak istediği hayat tarzını şükela bir şekilde okura aktarması ve kullanılan oyuncaklı/gülmeceli üslup (bu meyanda Çeviren Mehmet Harmancı'yı alkışlamak gerektir). Evet, bulması zor (ve seriyi tamamlamak neredeyse imkansız) gibi gelse de polisiye sevenlerin kayıtsız kalmamaları gerekir. Üstelik her kitapta bazı sanatların (edebiyat, sinema, felsefe, resim) alt metinleri, sanata yakın kariye ayva tatlısının üstündeki kaymak gibi gelir.
- Kipling'den Alıntı Yapmayı Seven Hırsız (Rudyar Kipling'e Güzelleme)
- Gönülçelen Hırsız (J.D.Salinger'e Güzelleme)
- Kütüphanedeki Hırsız (Agatha Christie'ye Güzelleme)
- Mondrian Gibi Resim Yapan Hırsız (Piet Mondrian'a Güzelleme)
- Dolaptaki Hırsız
- Polisiye Romanlar Okuyan Hırsız (Grafton'a Güzelleme)
- Kendini Humphrey Bogart Sanan Hırsız (Bogart'a Güzelleme)
- Umduğunu Değil, Bulduğunu Yiyen Hırsız
- Av Peşindeki Hırsız
- Spinoza Felsefesi Öğrenen Hırsız (Baruch Spinoza'ya Güzelleme)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder