Korsan kitap piyasasının yüzünü güldüren ve korsan jargonunda kısaca "Sultan" olarak adlandırılan bir Ahmet Ümit polisiyesiyle karşınızdayız iflah olmaz bibliyofiller.
Sayın Ümit'in en hafakanlar bastıran romanlarından biri olduğunu itiraf etmeliyim. Günümüzde işlenen bir cinayetin; birinci tekil şüphelisinin ağzından anlatılan öyküsü, ilk yirmi sayfasından itibaren (zannımca gereksizce uzun) iç sayıklamalar ve ilk çeyreğinden itibaren de (zannımca güzelce bilgilendirici) tarihsel bilgilerle şekilleniyor. Vedat Türkali'yi çağrıştıran iç sayıklamalar çıkınca 200 sayfa kadar kısalabilecek romanımız, tarihi bilgiler de çıkınca rahat bir 150 sayfa daha kısalabilir ve okunması çok kolay bir 150 sayfalık polisiye kitap olabilirmiş.
Yalnız şöyle de bir sakıncası var : olay örgüsü; iç konuşmalar ve tarihi gerçeklerle o denli girift bir şekilde örülmüş ki, bu saydıklarım çıkınca "cingöz recai" tarzında kuru bir polisiye kalıyor elimizde. O halde gözümüz mahkum bu 528 sayfalık cesametli kitabı okumaya koyuliciiz.
Ama Sayın Bay Ümit'in "Sis ve Gece"si ile "Beyoğlu Rapsodisi" kalibresinde bir şey bekliyorsanız, hiç yaklaşmayınız. Zira bittikten sonra ağızda kekremsi bir tat bırakan, "ohh ne iyi yapmışım da okumuşum" diyeceğiniz bir polisiye değildir.
yine süper bi yorum :) ben en çok tarihi kısmımları sevdim bu kitapta... Ve "keşne okulda, tarih dersinde de böyle anlatsalar" dedim...
YanıtlaSilO değil de ben Yahya Kemal'li "fetih gezilerini" kaçırdığıma hayıflandım...
SilReşat Ekrem Koçu'yu tek geçerim. Dur aklıma geldi, kitaplıktan çıkarayım, çok eski basımlı kitapları vardı ben de bir daha okuyayım:=)
YanıtlaSilKoçu candır :)
Sil