25 Ocak 2012 Çarşamba

Haco Hanım Vay

Engin Ardıç'ın eski köşeyazılarını sevenlerden misiniz ? 
Eski derken "İslam Teksas'ta" dönemlerini kastediyorum elbette.
Eğer öyleyseniz hiç Ardıç Kuşu'na falan hayranlık duymayın.
O üslubun membaı işte bu kitaptadır. 




Osmanlı'nın son günleri, Şam ve İzmir, başrolde (yoksa yardımcı rol mü demek doğru olur ?) bikarar Osmanlı münevveri Doktor Feridun Hakkı Bey, yardımcı rollerde (yoksa başroller mi demek doğrudur ?) Arşaluys Mahçupyan, Haco Hanım, "Katır" Müzeyyen Hanım, Eczacı Fuad Bey ve daha niceleri.... 


Bu proto ve antogonistler (yorumu tamamen meşrebe bağlıdır) kaderin haşin rüzgarlarında kah oraya, kah buraya savrulup duracaklar,  okur hem o dönemin soluk bir fotografisini temaşa edecek, hem hazin olaylar karşısında üzülecek, komikli olaylar karşısında tebessüm edecek,  kırmızı noktalı sayfalarda da hicaptan yüzü kızaracaktır.  Ne de olsa karşımızda Osmanlı'nın adeta Sodom ve Gomorra'sı kalın perdelerini aralamaktadır. "Zurefalık" kavramı adese altına alınmaktadır.


Attila İlhan, (Yaşar Kemal'i tenzih ederim) bu güne dek okuduğum en çarpıcı tasvirleri bu eserinde adeta resmi geçit yaptırmaktadır. Kelimelerin, tamlamaların, renklerin, seslerin, kullanılışı ile günümüzde ancak İhsan Oktay Anar aşık atabilir ama muvaffakiyet sağlar mı ? 


Bu kitabı devirdikten sonra muhtemel "Fena Halde Leman"a saracaksınızdır. Üçüncü okumaya henüz başladım. Onu da bitirdikten sonra bir iki satır karalayacağım. 




Okuyanların tahayyülünde bir tasvir oluşturmak adına, geniş zamanlarda buraya "Haco Hanım"'dan bir kuplecik de ilave edeceğim.

1 yorum: