22 Temmuz 2025 Salı

Salman Rushdie'den "Öfke".

   Malik Solanka, bombastik hayatını (hala sevdiği karısı, yeniyetmeliğin çok başlangıcındaki oğlu, çok saygın bir üniversitedeki akademisyenliğini (Kembriçte profesördü galiba)) bırakıp Londra'dan New York'a kaçar. Akıllı adamdır, yaratıcıdır da ama kontrol edemediği bir öfkesi vardır. Olaylar gelişir. 
   346 sayfalık romanımız Amerikan rüyasının kabus yönünü, baskın medyanın neredeyse sokaklarına kadar insanlara bellettiği yegane şehrinin (Niyork niiyooork!) sahte yüzlerini güzelce faşediyor. Ortanın sonlarına kadar akış harici yaptığı güzel tespitler beni benden aldı ancak sonlara doğru biraz cozuttu sayın Rüşdi. Protagonistimizin (ne işim olur protagonistle) esas oğlanımızın hayalgücünün senaryolarını adeta bir novella uzunluğunda anlatması, akıştan uzaklaşmama neden oldu. Bu arada romanımıza adını veren öfkenin nedenini de anlıyoruz (biraz çakallamıştım, doğru anlamışım). Uzunca bir seyirde okunduğu için e-kitap olarak okuduğum iyi olmuş tekrar okuma için alıp kütüphaneme koymam. Siz bilirsiniz yani.

"Holly" Sai King'den Hollylerin Sonuncusu.

  Bayan King'in sevgili oğlu Stephen, daha önceki romanlarından aşina olduğumuz Holinin sonuncusunu da yazdı. Hacimli de (506 S.). Bu adam bu yaşta (77) nasıl bu kadar üretken oluyor şaşırıyorum. Ama sonra yazdığı "Yazma Sanatı" geliyor aklıma (onu bu günceye başlamadan çok önce okumuş olduğumdan burada yok). Burada Sai King aslında yazma zenaatının inceliklerinden bahsediyor, çokça çalışmak azıcık bir yaratıcılık, her gün belli bir kelime hedefi: tamamdır.
   Kitabımız korkudan ziyade polisiyeye göz kırpıyor. Ancak kötülüğün, aile ilişkilerinin, arızalı karakterlerin yaş aldıkça kendilerini tanıyıp bununla başa çıkmaları (bu Holidir işte) da teşrih masasına yatırılıyor. Özellikle kasıtlı kötülüğün tezahürü pek bombastik olarak işlenmiş. Her King kitabı gibi daha ilk 50 sayfada sizi içine alıyor. Tiplemeler o kadar güzel aktarılıyor ki her okurun hayalinde bir karakter resmi oluşuyor. (ben holiye Demet Evgarı, arızalı profesörlerden erkeğini Kayhan Yıldızoğlunu, kadınını Nur Süreri yakıştırdım misal). Yine mutad üzre kitabın sonlarına doğru tansiyon yükseliyor, gittikçe hızlı okumaya başlıyorsunuz. 
   Nedir: okuduktan sonra değişeceğiniz kitaplardan değildir ama bir başladınız mı sizi rutininizden çıkarıp odağınızın ta merkezine oturur ve başka şeyler durur. Bu da az değildir hani. Ne zaman omuzlarımın üzerindeni gri kitleden yanık balata kokusu gelmeye başlasa açarım bir tane. Tatilde de gideri vardır ama ne yapacağınızı bilemediğiniz zamanlarda okusanız daha iyi.