Kısacık (170 S. 20 Deneme). Kapakta Salah Ustanın şımşıkırdak bir canlandırması (Yazko 1983'de basmış, kimin çizdiği belli değil). "Tizmantırıl Bir İt", "Daltabaniye", "Si Bemol Kadın Şapkaları" gibi okumalara seza isimleri olan denemeler. Anlatılanlar artık yaşamıyor (sadece isimler değil İstanbul'un mekanları da yok olmuş gitmiş). İnsanları yaptıklarıyla hatırlıyoruz da kaybolan (burada kastedilen elbette istimlak falan değil) mekanlar artık sadece bir grup azınlığın hatırladıklarından ibaret. Bizler de gidince öyle bir dünyanın olduğu bilinmeyecek. İşimiz hüzün değil, hemen uzaklaşıyorum buralardan.
Ağır bir kitap okuyorken (hazmı ve içeriği ağır) beyinden yanık balata kokusu gelince paralel okumalarda açtım. Bir zamandır böyle işler için kenarıcığımda duruyordu. Ne iyi geldi!
Salah Ustanın yazdıkları, bilgi almak için değil dilimize hangi perendeleri attırdığını izleyerek ve elbette gülümseyerek zihni rahatlatmak için birebirdir. Hazindir; bu iktifa etmedi (ağır kitabın ağırlığından olacak) bir diğerine başladım (Yapıştırma Bıyık). O da yakında biter. Altını çizip (ama iyice anlamak için değil bir kez daha okuma zevki almak için) durdum. Bir alıntı aşağıda ki denemenin güzel bir tanımıdır bence.
Bilgilenmek değil, haz almak için okunur yani.
"Bir denemecinin işi kitaplarda, doğada ve de yaşamın içinde tık eden altını bulup çıkarmak, okurların gönlünde bir düşünce uyandırmaktır. Bunu yaparken, üstünü başını altın tozuna bular. Kalemini de yaldız çanağının içine düşürürse oh, gel keyfim. gel.
Gerçi, altını enselemek için denemeciler, kimi zaman çekmecelerin kilitlerini bir yerlerden kırarlar, yani öyküyü az biraz çarpıtırlar. Ama bu da işin raconudur. Böyle şımarıklıklara, böyle çılgınlıklara el atmadan yazının bedenine güçlü can girmez."
Ayy hiç bilsem, ama görürsem alacağım.
YanıtlaSilDaha ziyade paralel okumalarda, tadımlık okumanızı önererim.
Sil