18 Ağustos 2024 Pazar

"Her Umut Ortak Arar" Yalnız Değilmişim.

   Nilay Örnek'i podkestinden biliyorum (Nasıl Olunur?). Dersine iyi çalışıyor, kimi zaman konuğundan rol çalıyor, biraz fazla kaçırıyor konuşmayı ama dinlemesi gayet keyifli (özellikle uzun yolda araç kullanırken iyi gidiyor, ya da yemek yaparken). Son kitabını aldım.
   Altını üstünü çizdiğim yerler olduğu gibi hiç adetim olmadığı halde kimi sayfaların kulaklarını büktüm. Bu şu demek: ikinci okumada önce kıvrık yerler okunup öyle başlanılacak. 40 başlık, 320 sayfa, sonda kuşe kağıda basılı güzel bir fotoğraf albümü var. 
   Bitirince (hemencecik de bitiyor) dedim: "varmış benim gibi birileri hala". Şöyle örnekleyeyim efendim: geçtiğimiz yıllarda sirkeci garının yanından babıali yokuşunun başındaki köşede bir tatlıcı görmüştüm. Çok havalı bir dekorasyon, bıyıklı bir şahsiyetin çinili bir logosu "bilmem ne efendi since 18.." . Girdim içeri, sorumlu biriyle konuşmak istedim. Gençten bir yeni osmanlı zuhur etti. Önceki dükkanınız neredeydi dedim. Burada diye cevaplayınca "-bak kardeşim benim çocukluğum burada geçti burası 40 yıl önce kırtasiyeciydi, bana 1800 küsurlu yıllardan beri hangi dükkanda olduğunuzu söyleyin. İstanbul'daysa bilirim" deyince gıkmıkhık cevabını aldım ve bir lahavleyle attım kendimi dışarı (yaş aldıkça huysuz ihtiyarlara dönüşüyorum galiba). Göz göre göre yalan söyleyip müşteriyi kandırıyorlar (her iki taraf da mutlu, sana ne oluyor arakolpa?).
   Başka bir örnek: Babamın terzi atölyesinin olduğu İstiklal caddesindeki Olivo çıkmazının yüzlerce yıllık ismi olmuş Olivya çıkmazı. Zeytinden kadın ismine evrilmiş, kimsenin de gıkı çıkmamış. Böyle böyle hafızasızlaştırılıyoruz. Kasıtlı değil belki ama nobranlıktan olacak. Bunun gibi kafayı gereksiz yere taktığım daha birçok konu var kitapta. 
   Okuyunca içinizin hafifleyeceği, kuşların dallarda cıvıldayacağı bir metin değil. Lakin enseyi de karartmıyor. Bir ucundan tutuyor verdiği kurtuluş reçetelerinin. En azından digemkârlığı, nezaketi, kentliliğin ne olduğunu öyle fazla bir çabaya gerek kalmadan benimseyebiliriz. Bununla ancak kendimizi ve yakın çevremizi etkileyebiliriz. Daha fazlasını yapmak istiyorsak (ki istemeliyiz yoksa gitti gider!) biraz k.çımızı kaldırmak zorundayız. 
   Hülâsa öneririm efendim!

2 yorum:

  1. bravo gerçekten, çok iyi yapmışsınız... yani müşteriyi yanıltmaktır, sahtecilik... tüketiciyi koruma derneği vs takip etmeli bunları.. elinize sağlık:)

    YanıtlaSil