Antonio Turiel (yazarımız) teorik fizikçi ama farklı disiplinlerde de akademik titrleri var. Yaşadığımız günlerle ilgili kimi tespitlerini sıralamış. Bilim insanı olmanın getirdiği üslup; yazdıklarını somut birtakım verilere oturtmaktır. O da aynen öyle yapmış. Sonuç: bunlar daha iyi günlerimiz, 2025'den itibaren (neredeyse gelmek üzeredir o da) çok radikal birtakım değişiklikler yaşayacağız.
Günümüzde var olan ekonomik sistem, mevcudiyetini enerji ile sürdürebilmektedir. Kullandığınız elektrik, su, ısınma, ulaşım; enerji ile var olabilir ama bunlar sadece aşikare gördüğümüz etkenlerdir. Masanıza koyduğunuz yiyecek, sırtınıza geçirdiğiniz kıyafetin de en büyük maliyet kalemi enerjidir. Günümüzde kullandığımız enerjinin yarısından çoğu petrolden elde ediliyor ve 2025'de çıkarılan petrolün %40'ı bitmiş olacak. Böyle diyeyim de anlayın. Nükleer enerji %4, yenilenebilir enerji ise ancak %2'sini karşılıyor kullandığımız enerjinin. Peki başka bir enerji türü bulunamaz mı? Keşke!
Yazarımız, fakirle aynı düşüncede: sınırları kısıtlı bir dünyada devamlı büyümeye odaklı bir ekonomik model sürdürülemez (evet bu kapitalizmdir). Yazarımız herhangi bir "ist"e bağlı değil. Komünizmin de, sosyalizmin de, Budizm'in de (sonuncusu şaka!) sürdürülebilir olduğunu düşünmüyor. Hikmet yumurtlayan biri de olmadığından bunun yerine neyi koyabileceğimizi bilmiyor ama şundan emin ki: bu sistem yok olmaya mahkum.
Gerçi bunu yapan ilk kişi de değil. Teorisini inceleyen yakınları; Adam Smith'e "Üstat, oluşturduğunuz bu model, uzun vadede sürdürülebilir değil" dediğinde hazretin "uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız" dediği rivayet olunur.
134 sayfalık kitabımız, çok akademik olmayan (yani kolayca okunan) bir üslupla yazılmış. Başvurulan kaynaklar, dipnotlar sağlam (bazılarını deli gibi kontrol ettim). Ankara-İstanbul tren yolculuğunda başlanır ve bitirilebilir.
Bilimsel verilerek dayanarak üstelik de çok yakın bir tarihte mevcut ekonomik düzenin değişeceğini işaret eden bu kitap okumaya değer. Ben olsam, iktisat fakültelerinin hazırlık sınıfında mecburi yapardım. Ufkunuzu açar, içinizi açmaz. Farkındalığınız artar, mutluluğunuz azalır. Karar sizin!
Cahil ve mutlu kalmayı tercih ederim:)
YanıtlaSil