11 Haziran 2023 Pazar

"Uykusuzluk" 27 Yıl Önceki Tadı Yok.

   Ralf Rabırts, sevdiceği Kerılin'i kaybettikten sonraki yalnızlığa alışmakta olan 70 küsur yaşlarında bir tekaüt. Uykusuzluk çekmeye başlar. Dalmakta bir sorunu yoktur ama gitgide erken uyanmaya meyillidir. Derken uykuları günde 2 saate falan düşer. Bunun yanında bir de gündüz gördüğü halüsinasyonlar vardır. Bu arada bu durumda olan tek kişinin kendisi olmadığını öğrenir. Olaylar gelişir.
   İlk 1996'da Remzi kitabevinin edisyonunu okumuş, pek beğenmiş, hemencecik de kütüphaneme atmıştım. 1999 Depreminde gitti kitaplarım. Gaile derdi arasında bir daha edinip okuyamadım. Sonra aklıma geldikçe (ki Sai King, karakter ve artalan betimlemesini şükela yapar bu kitapta) edineyim dedim. O da nesi! Kitap piyasada yoktu. Ara ara baktım internete, her girdiğim sahafta sordum. Yalnızca nadir kitaplar satan bir sitede hakikaten nadir olarak satışa sunuldu, fiyatlar da coşmuş olduğu için almadım. Geçenlerde Altın Kitaplar yeniden yayınladı, derhal edinip 27 yıl önce başladığım gibi bir heyecanla başladım. İki yıl öncesinden fakire bu musibet (insomnia, uykusuzluk) tebelleş olduğundan daha farklı bir merakla başladım üstelik. Kitapta, yakında tecrübe edeceğim yalnız hayat üzerine de külli kıssalar vardı. 
   Bir kere kitabın yeni baskısı eskisinden 139 sayfa fazla (ya eskisi kısaydı ya da bu uzun, bilemedim (Remzi 645, Altın 784 s.)). Roman her King işi gibi güzel bir zaman, zemin, karakter kurgusundan sonra yavaştan tırmanıyor, son 50 sayfada pik yapıyor, son 10 sayfada da toparlanıyor. Uykusuzluğun getirdiği halüsilasyonlar ve ona bağlı olan kavramlar pek çarpıcı (bildiğimiz dinlerin hepsine fake atıyor (ne işim olur fake le) mandepsiye bastırıyor. Yazarın opus magnumu "Kule" serisinin bir alt işi olduğunu söyleyebiliriz. King'in böyle birçok işi vardır ve çoğunlukla da iyidir. 
   Nedir: ya fakir bu 27 yıllık sürede değişti, ya kitabın eski çevirisi daha iyiydi. Bir türlü eskiden aldığım hazzı alamadım okurken. Özellikle kitabın ikinci yarısında fenalıklar bastı. Bu arada bilim tarihi çalışıp, beyin köşeleşti mi, hayalgücümü eskisi kadar iyi kullanamıyor muyum bilemedim ama eskiden herkeslere hararetle tavsiye ettiğim bu romanı artık sadece hayalgücü kuvvetli bilimkurgu okurlarına önerebiliyorum. 

2 yorum:

  1. Ben de yıllar önce okuduğumda çok ilginç bulmuştum, çok beğenmiştim, ikinci kere okusam ne düşünürüm bilemiyorum tabi... Bu arada şu sıralar sizinle aynı yollardan geçiyoruz, uykusuzluk da dahil:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman benim geçtiğin yollardan geçmeyin, düşman başına:)

      Sil